Aile Fertlerine Gergin ve Kırıcı Davranan Anne Ne Yapmalı?

Aile Fertlerine Gergin ve Kırıcı Davranan Anne Ne Yapmalı?
Soru: Evde eşime ve çocuklarıma karşı oldukça müsamahasız tavırlar içerisindeyim.

 Evin temizlik ve düzeninden tutunda aile fertlerin sorumluluklarını takip etme hususuna kadar pek çok zaman sevdiklerimin kalbini kırıyorum. Bu hususta kendime mukayyet olamıyorum. Ne tavsiyede bulunursunuz?

Özellikle aile içerisinde hanımların ruh dünyasında ağırlıklı olarak gördüğümüz ve iş hayatında aktif olan iş adamı beylerde de sıklıkla karşılaştığımız mükemmeliyetçi anlayış temelde oldukça masum kaideler üzerine kendisini inşa etmektedir. Doğruya olan sadakatleri onları yanlış olduğundan zerrece şüphe etmedikleri prensipleri yaşamak ve savunmak hususunda son derece ısrarlı hale getirmektedir. Öyle ki bu ısrar bazen ilgili prensip direk kendisini alakadar etmese bile mesela çalışmış olduğu işyerinin sahibinin kendisinin takip etmesi gerekli bir husus olsa da işletme sahibinden çok daha yüreklice olması gerekli olanda ısrar edebilmekte, uyulması gereken ilkeleri dillendirmeye ve insanları bu ilkelere riayete davet edebilmektedir.

Mükemmeliyetçi eş, aile içerisinde hem eşine hem çocuklarına ailevi sorumlulukları gerçekleştirme adına oldukça üst seviyede bir çıta gösterip bu çıtanın altına kimsenin inmemesi gerektiğini sürekli tembih eder. Eş ve çocukların yerine getirmesi gerekli sorumluluklar kesinlikle emsalleriyle kıyaslanamayacak kadar büyüktür. Mükemmeliyetçi eş bu sorumlulukların kendisine düşen kısmına canını dişine takıp uyarken ailesi ya geride kalmakta ya da istenilen düzeye ulaşma adına kendilerini yıpratmaktadır. Her iki durumda evde gerginlik oluşturmakta ve aile içi iletişim baltalanmaktadır.

Her mesele için yol haritaları en ince detaylar hesap edilerek hazırlanmakta, muhataplardan hata payını sıfıra indirmeleri istenmekte, istenilen hedefe yürünürken sürekli yeni gelişmeler gözden geçirilmekte, bazen ayrıntılar hedeften daha kıymetli hal almakta eş ve çocuklar titiz bir şekilde zamanı iyi değerlendirmeye ve konulan kurallara harfiyen uymaya çağırılmaktadır. Mükemmeliyetçi eşlerin olduğu ailede hayır ve olmaz kelimeleri sıklıkla kullanılırken, aile fertlerinin duygularını yaşamalarına kolay kolay izin verilmez.

Eğer mükemmeliyetçi olan eş evin hanımıysa evin içerisindeki işleyiş oldukça keskin kurallara dayanmakta, eve giren eş ve çocuk daha kapıdan girerken hemen kişisel temizlik için banyoya gönderilmekte, evin içerisindeki en küçük dağınıklık için eş ve çocuklar büyük bedel ödemekte, evin içerisindeki birçok eşya ve bazı odalar ev ahalisinin istifadesine hiç sunulmamaktadır. Mükemmeliyetçi anlayış hanımlarda evin düzen ve temizliği üzerinde bina edilmektedir. Mükemmeliyetçi eş eğer evin erkeğiyse mükemmeliyetçilik biraz daha geniş bir taban bulabilmekte evin işleyişinin dışında da kendisini göstermektedir. İnsanlar azami iktisatla yaşamaya mahkûm edilmekte, her meselede insanlar programlı olmaya çağırılmakta, aile içi iletişimde sanki ev askeri bir kışlaymış, ev sakinleri de farklı rütbedeki ordu mensuplarıymış gibi ast üst ilişkisinin kendisini hissettirdiği bir zemin üzerine kurulmaktadır.

Temelde en doğruyu arayan, bu sebeple sürekli ince eleyen ve sık dokuyan mükemmeliyetçiler özünde iyi insanlardır. Kendince doğruyu bulmuş ve bulduğu doğrunun dışında yol tanımaz olmuşlardır. Neticede bu davranışlar doğruluğa olan sadakatin bir göstergesidir. Kendisi doğruya ulaşma adına bedeli en üst seviyede ödemeye hazırdır. Yaptığı en büyük yanlış kendisini diğerleri ile kıyaslamaktır.  Herkesin doğruya olan inancı ve ona ulaşma adına ortaya koyabileceği gayret onun kadar olamamaktadır. Belki de olmamalıdır. Zira kâinatı yaratan Yüce Yaratıcı büyük bir hassasiyetle olabilecek en büyük güzellikte yarattığı halde belli noktalarda kasten eksiklikler bırakmış, bu yaklaşımıyla mükemmeliyetçi anlayışın bu dünyaya mahsus olmadığını bize anlatmaya çalışmıştır.

Bu Dünyada Mükemmellik Yok

Her şeyin kâmil manada mükemmel olacağı bir yer ancak ötelerde olacaktır. Bu dünyada yoktur. Mesela Yüce Yaratıcı insanı bedenen ve ruhen en güzel formatta yaratmış ama insanı bedenen hastalıklara, yorgunluğa, bedensel ihtiyaçlara ve yaşlanmaya da mahkûm etmiştir. Ruhumuz sahip olduğu onca güzel duyguyla beraber kibir, nefret, haset, kıskançlık gibi insanların çok zaman sahip oldukları için utandıkları olumsuz duyguları da taşır. Dünyayı onca güzelliğine rağmen bazen oldukça soğuk bazen de oldukça sıcak hal almakta ve insanları sıkıntıya sokmaktadır. Gülün dikeni vardır, karpuzun çekirdeği. Ama bütün bunlar parçası olduğu varlığın güzelliğini gölgeleyememektedir.

Mükemmeliyetçi anlayıştaki insanlar hadiselere bakarken birazcık esneyebilseler olması gerekenin yüzde yüzünü değil de yüzde yetmişine sahip olduklarında mutlu olabilseler aslında bütün problem ortadan kalkacaktır. O zaman etraflarındaki insanlara reva gördüğü azabı onlara yaşatmayacak ve kişiliklerini rencide edecek yaklaşımlardan uzak duracaklardır. Kendileri de yaşadıkları yoğun stresten böylece kurtulmuş olacaklardır.

Bu anlayışı devam ettirdikleri müddetçe gözleri var olan aksaklıklara duyarlı olması münasebetiyle en güzel ve anlamlı zamanlar bile evlilikte değersizleşecektir. Eşiyle beraber akşam yemeği yediği güzel restoran bir anda garsonun ya da servisin bir eksikliğini fark ettiğinde orada bulunmalarının anlamını yitirmesine sebep olacak tepkiler verdirecek, her tatil, bir şeyler gerektiği düzende gitmediğinden dolayı yarıda kesilecektir. Hâlbuki içinde bulunmuş olduğumuz asır her insanın bir konuda uzman olduğu kendisini otorite hissettiği bir asır olduğu halde, insanlar uzman oldukları bu tek sahada bile çok zaman yanlış yapabilmekte bu hususun en iyisi benim diyen insanlar bile çok iyi bildiği konularda belki de yüzde beşlik veya onluk hata payına sahip olabilmektedir. Yani böyle bakıldığında mükemmeliyetçilerin beklediği aslında imkânsız olanı elde etmeye çalışmaktan başka bir şey değildir.

Bütün Gerginlikleri Alacak Şifalı İksir

İnsanlara sabırlı ve hoşgörülü davranmak bütün gerginlikleri alacak olan bir şifalı iksirken, her hadisede bir hayır görmeye çalışma prensibi mükemmeliyetçilerin onulmaz yaralarına merhem olacak önemli bir huzur kaynağıdır. İnsanın kendisinin kontrol edemediği hususları istediği gibi yönlendirmeye çalışması hem ruhunda hem bedeninde kronik rahatsızlıklar oluşturacağı muhakkaktır. Birçok kalp, damar rahatsızlıkları kaslarda gerginlik, mide ve bağırsak ülserleri mükemmeliyetçi anlayışın mahsulüdür. Gene mükemmeliyetçi insanlarda depresyon ve panik atak vakalarına sıklıkla rastlanmaktadır.

İyi olanı yapmak ile mükemmele ulaşmak arasında dağlar kadar fark vardır. Önemli olan çevremizdeki insanların elinden geleni yapıyor olduğuna inanmaktır. İnançlarını ve beklentilerini gerçekçi düzeylere çekmeleri mükemmeliyetçilerin bütün problemlerini bitirebilecek olan kritik bir adımdır. Mükemmeliyetçileri bu aşamaya taşımanın yolu bence kendilerine şu soruyu sormalarıyla olur. ‘Mükemmeliyetçi mi yoksa mutlu mu olmak istiyorsun?’  Bu soruya verilecek cevabı çok iyi düşünmeli zira nasıl aynı anda bir borudan hem temiz hem kirli su akamıyorsa bir insanda aynı anda hem mükemmeliyetçi hem de mutlu olamaz.

Kaynak:

0
0
0
0
0
0
0
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.