Ali CÖRE

Ali CÖRE

Azmin Zaferi - Cengiz KESİCİ (Örnek bir ‪#‎kariyerhikayesi‬)

Azmin Zaferi - Cengiz KESİCİ (Örnek bir ‪#‎kariyerhikayesi‬)

Yılmaz Kesici, emekli ilkokul öğretmeni.
Onu hep gençlerin arasında görürdüm.
Spor yapan gençlerin arasında.
Spora düşkündü,sporcu gençleri sever ve onları spora teşvik ederdi.
Yıllarca Taşköprü Spor'da futbolcu, antrenör ve yöneticilik görevi yaptı. İlçedeki müsabakaları yakından takip eder, buralardaki gençlerle ilgilenir,onları yönlendirirdi.
Yetenekli gençlerin gelişimi ve profesyonelleşmesi için girişimde bulunurdu.Üst düzey takımlara geçmeleri hususunda onların elinden tutmak ister,onlara referans olurdu.

İLK ADIM
Cengiz Kesici böyle bir babanın oğludur.
İlkokulda iken babasına ait bir kitabı okur ve daha o yıllarda sporcu olmaya, sporcu yetiştirmeye karar verir.Kitap, Macar Milli Takımı ile ilgili futbol kitabıdır.Bu kitaptan öğrendiği bilgileri ilkokuldaki sınıf arkadaşları üzerinde uygular.Yani İlkokulda iken öğrenci arkadaşlarına antrenörlük yapar.

Hentbol ile ilk tanışması da yine o yıllara rastlar.1976 yılında Taşköprü'ye atanan Gazi Eğitim Enstitüsü Beden Eğitimi Bölümü mezunu Mehmet Ali Erol ve Eşi Vijdan Erol sayesinde olur.

İlkokuldan başlayan bu spor sevgisi ve ilgisi ile elli iki yaşına kadar gelir.

Vaktiyle Cengiz Hoca ile birlikte spora başlayan,Taşköprü Spor Kulübü'nde top koşturan arkadaşları vardı.İçlerinde Rıdvan gibi,Sergen gibi kabiliyetli gençler bulunuyordu.Biraz imkansızlık biraz iç disiplinsizlikleri yüzünden onlardan çoğu gençliğinin en güzel yıllarını verdikleri spor hayatında, istedikleri kariyeri ve başarıyı elde edemediler.

Cengiz Hoca ise,azimli ve disiplinli çalışmasını "sürdürerek" kendini geliştirdi.Sporun hemen her kademesinde görev aldı.Oyuncu,antrenör,yönetici,kulüp başkanı, futbol hakemi ve hakem gözlemciliği dahil, her kademede...
İşini severek, özenerek ve bilerek yapmaya gayret etti.

En büyük hayali spor akademesinde okumaktı.Orada okumak için yeterli puanları olmasına rağmen gidemedi. Zamanın şartlarından dolayı babası onu yanından ayırmak istemedi.Belki de kıyamadı.Çünkü o yıllar anarşi ve terörün üniversitelerde kol gezdiği yıllardı.
Cengiz Hocayı imkansızlıklar yıldırmadı,spordan uzaklaştıramadı.Şartların ağırlığından ve olumsuzluklarından şikayet etmedi,yolundan dönmedi.

1985' de Kastamonu Ankara Üniversitesi Kastamonu Meslek Yüksek Okulu Elektrik Bölümünü bitirdi.Staj yapmak için girdiği Taşköprü Seka Kağıt Fabrikasında çalışma hayatına başladı.

Seka'da çalışan pek çok arkadaşı gibi ticaretle,gezme, eğlenme ile vakit geçirmek yerine; O, işten sonraki zamanını büyük bir tutku ile bağlı olduğu sporla geçirdi.

O da babası gibi çevresindeki gençlere rehbelik yapmak,onlara sporu sevdirmek istiyordu.Bu arzu ile işten fırsat buldukça ilçedeki gençleri yetiştirmeye çalıştı.Tek tek okullardaki beden eğitimi öğretmenleri ile görüştü.Onlardan da destek alarak ,basketbol, voleybol, ve hentbol branşında, her yaş grubunda kız ve erkek takımları kurdu.

2000-2001 Hüsnü Şinaforoğlu nun teklifi ve dönemin Belediye başkanı Hasan Altan'ın da teşvikiyle Taşköprü Spor bünyesinde kurulan erkek hentbol takımı takımını çalıştırdı.Bu takım ile 2.ligde, arkasından 1.ligde nâmağlup olarak mücadele ettikten sonra ikinci yılında da süper lige çıktılar.2002-2003 sezonunda kulüp başkanlığı görevini yaptı.

İlk profosyonel antrenörlüğe, o dönemin belediye başkanının teşvikiyle,2004-2005 yılında hentbol birinci liginde başladı.Ne yazık ki Belediye başkanının milletvekili olmasıyla gerekli ve yeterli desteği bulamadığı için hentbol takımı dağıldı.

DÖNÜM NOKTASI
2008-2009 sezonunda aldığı bir telefon onun için antrenörlük hayatında bir dönüm noktası oldu.
Telefondaki ses Bilgehan Çapraz'dı. Kastamonu Gençlik Merkezi Hentbol Kulübü başkanı olan Bilgehan Çapraz ile Sinan Bey Parkında bir görüşme yaptılar.

Kastamonu Gençlik Merkezi Spor Kulübü Bayan Hentbol takımını çalıştıran Şener Ozan, sağlık nedenlerinden dolayı takımı bırakmak istemiş ve Bilgehan Çapraz'a "takımı Cengiz hocadan başkasına teslim etmem" demişti.Ve o görüşmede Kastamonu GMSK Hentbol Bayan Takımının çalıştırma görevi Cengiz Hocaya teklif edildi (Cengiz Hoca aynı zamanda iki yıldır takımın hentbol şube sorumlusu idi.Takımı ve sporcuları çok iyi tanıyan Kesici; Şener Ozan hocanın antrenman sistemini de çok iyi bildiğinden) teklif edilen görevi kabul etti.Kastamonulu ve Kastamonu Üniversitesinde okuyan öğrencilerden oluşan takım o yıl Türkiye dördüncüsü oldu.

2009-2010 sezonunda Kastamonu, süper ligde iki takımla temsil edildi.Türk Telekom GMSK ve Kastamonu Üniversitesi.Türk Telekom GMSK takımında yardımcı antrenörken;Kastamonu Üniversitesi takımındaki sporcuların ve Rektörün ısrarları sonucu kendini Kastamonu Üniversitesi takımının antrenörü olarak buldu.

2010-2011 sezonunda Kastamonu Sağlıksporda iki hafta antrenörlük yaptı.Milli görev daha ağır bastığı için görevi Kemal Durak Hoca ya devretti.

Üç yıl boyuncada A Yıldız Bayan Milli Takımında, Osman Kalyoncu ile beraber görev yaptı.
2011 Sezonunda 1. lige Araç Belediyespor ile devam etti.Namağlup olarak süper lige çıktılar.
2014-2015 sezonu başında Araç Belediyesine ait takımı Kastamonu Belediyesi devraldı.Bu takımda A Yıldız Milli Takımda beraber görev yaptığı Osman Kalyoncu ile yardımcı antrenör olarak göreve başladı.Takım ligi 4. olarak tamamladı ve Türkiyeyi Challenge Cup'ta temsil hakkını kazandı.

YETENEK AVCISI
Cengiz Hoca'nın da içinde bulunduğu ekip,Kastamonu'daki potansiyeli fark etmişler.Kastamonu'daki gençlere hentbolu sevdirmişler.
Daha fazla yetenek keşfedebilmek için,hem de ilk okul çağındaki 3700 öğrenciyi Osman Kalyoncu ile beraber kurdukları ekip ile taramışlar.Bunlar içinden 1700 yetenek tespit ettmişler.Bu öğrencileri Kastamonu Hentbol Fabrika adını verdikleri sistemin içinde eğitmeye başlamışlar.
Ayrıca okullardaki beden eğitimi öğretmeleriyle işbirliği yapan ekip onların da destekleriyle Kastamonu' da hentbolün daha da büyümesi ve sevilmesi için çalışmaya devam ediyorlar.
Bu projede görev yapan öğretmenleri ve antrenör adaylarını hentbolle ilgili eğitimler ve dökümanlarla destekliyorlar.Yani bir taraftan sporcu yetiştirirken diğer taraftan antrenör ve hakem de yetiştirmeye başlamışlar.

Kastamonulu gençler mücadeleyi seviyor.Hentbol, kondisyon yani güç ve dayanıklılık gerektiren bir spor.Yerel ligde gençler,yıldızlar ve küçükler grubunda sekizer takım mücadele ediyor.Tabiri caizse Kastamonu'da hentbol endüstrisi gün geçtikçe gelişmekte.
Tabi ki her şey insanların beklediği,hayal ettiği gibi olmuyor.Her iş inişler ve çıkışlarla dolu. Imkansızlıklar, destek bulamamak, sponsor bulamamak sporda en büyük engel.Bunlara ek olarak sporcuların nerdeyse tamamı öğrenci.Dersler, sınavlar, okul idaresi..
Cengiz Hoca da bu engellerle karşılaşmış.Ama yılmamış.

Ücret almadan, yolluk istemeden pek çok organizasyona iştirak etmiş. Kendi arabası,kendi imkanları ile sporcularını teşvik etmiş.
Yeri geldiğinde müsabakalara gidebilmek için çevresindeki arkadaşlarının kapısını çalıp,onlardan destek almış.
Her şey bitti bırakalım artık, çekilelim ligden dendiği zamanlarda takımının küme düşmesine izin vermemiş.

BAŞARININ SIRRI; SÖZÜNÜN ERİ OLMAK
Cengiz Hoca için spor bir yaşam tarzı, asıl mesleği elektrik teknikerliği. Ailesinin geçimini elektrik teknikerliği yaparak sağlamış. Dört yıl önce emekli olmuş.Emekli olduğu için de çok mutlu çünkü artık tüm zamanını spor ile,hentbol ile geçiriyor.Yani gayet sağlılklı ve mutlu bir hayatı var.

En güçlü yanı sarsılmaz bir azim ve iradeye sahip olması,ve bunlara ek olarak son derece mütevazi olması,insanlarla iyi ilişkiler kurabilmesi..
Takımındaki oyuncular için o,iyi bir mentör, iyi bir koç.Ve en önemlisi de oyuncuların nazarında "verdiği sözü tutan dürüst biri."
Bütün bunlar bir araya gelince motivasyon ve başarı ortaya çıkıyor.

İşin en ilginç tarafı ise son iki yıla gelinceye kadar maaş almadan çalışmış.Yıllardır emek verdiği spor için hep fedakarlık yapmış,kendiden harcamış.Bence başarısının sırrı burada saklı. Zaten "Her güç sabır iIe zaman birIeştiriIerek sağIanır" mış. (BaIzac)
Çevresindeki sporcuları onun bu fedakarlığını görerek motive oluyor,.birbirlerine kenetleniyor..
Yokluk ve imkansızlıklar içinde mücadeleye etmeyi öğrenmişler.

Benim dikkatimi çeken bir başka yönü de, iyi bir PR'cı yani halkla ilişkilerci..
Özellikle sosyal medyayı akıllıca kullanarak buradan mesajlarını takipçileriyle paylaştı.Onlarda hentbole karşı bir ilgi uyandırdı ve onların desteğini almayı da başardı.
Şu aşamadan sonra bir de Avrupa Challenge Cup'ı da alırlarsa (İnşallah alırlar)bu başarı ile kariyer hayatını taçlandırmış olacak.

 
Ali Cüre'nin fotoğrafı.
Ali Cüre'nin fotoğrafı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.
Ali CÖRE Arşivi