Dr. Abdulrezzak ÇİL

Dr. Abdulrezzak ÇİL

Kariyer Planlamaya Gökkuşağı Yaklaşımı

Kariyer Planlamaya Gökkuşağı Yaklaşımı

Kariyer Planlama dendiğinde hep üniversite sonrası iş dünyasına hazırlık anlaşılmaktadır. Bu durum aslında çok geç kalınmış bir süreçtir. Erken dönem kariyer planlaması “Gökkuşağı Yaklaşımı” ile süreci ilköğretim ile birlikte başlatılıp, iş dünyası bazlı kariyer planlaması ile bitirilmelidir. Bu şekilde yönetilmiş süreç alsında planlı bir yaklaşımın sonucudur. 

İlköğretim, okul öncesi anaokulu hazırlıkları ile pekiştirilmeli ve çocuğun öğrencilik hayatına sağlıklı bir şekilde geçişi sağlanmalıdır. Bu geçiş okulu sevme, öğrenmeyi sevme, eğlence ile öğrenmeyi birlikte düşünebilme ile mümkündür. Bu durumun oluşabilmesi için aile ile öğretmen arasında nitelikli bir birlikte hareket etme kabiliyeti geliştirilmeli ve sürekli bilgi alışverişi sağlanmalıdır.  Okul öncesi ve ilköğretim birinci kademede öğrencinin okumayı sevmesi, öğrenmeye heyecan duyması ve eğitim hayatına adapte olması tamamen aile ile eğitimcinin sorumluluğu dâhilindedir. Bunun için iyi bir başlangıç önemlidir ama yeterli değildir. Çünkü iyi bir başlangıç yapmanın yanı sıra süreci sürekli takip etmeli ve boşluklar oluşmasına fırsat verilmemelidir. Gerekirse aileler sınıf öğretmenleri ile ayda bir görüşmeli, özel durumların varlığı söz konusu ise bu görüşme sıklığı arttırılmalıdır. Aileler de fertleri eğitim ile birlikte ele almalı eğitim öğretimi hayatın içine giydirmelidir. Hayatın içine giydirilmemiş veya hayatın bir parçası haline getirilememiş eğitim öğretim her zaman öğrenciler tarafından sorgulanan bir zaman dilimine, sıkıcı bir ders çalışma vaktine, yorucu bir sınav hazırlık sürecine dönüşmektedir. 
 
İlköğretim ikinci kademede sorumluluk bilincini yavaş yavaş kazanan öğrenci ile birlikte aile de süreçteki konumunu güncellemeli ve öğrenci ile diyaloglarını farklı bir tarafa çekmelidir. Gök kuşağı renklerinde bir değişim yapmalı ama kuşağın dışına çıkmamalıdır. Aileler ve öğretmenlerle öğrenci arasında ilk ciddi çatışmaların veya görüş farklılıklarının ortaya çıktığı dönem olarak bilinmeli ve hazırlıklı olunmalıdır. Öğrencinin artık rahatlıkla kendini ifade edebildiği bir dönem olmakla beraber yapıp ettiklerinin sorumluluklarını almayı bilmeli, karnedeki notların bir bölümünün kendisine ait olduğunu kabullenebilmelidir. Belki 8.sınıf seviyesinde sınav hazırlık yılı olacağından, öncesinde ders çalışma veya hayatını planlama disiplini adına belli bir mesafe almış birey haline dönüşmeye başlamalıdır. Burada aile içerisinde bu disiplinin örneklerini görmeye mutlaka ihtiyacı vardır. İnsanlar sadece sözel öğrenme; nasihat ile öğrenmezler, modeli gözlemleme yoluyla da öğrenirler. Aile içerisinde örnekleri bulabileceği bir yapı mutlaka öne çıkarılmalıdır.
 
Bu dönemde öğrenci aile bireylerinin dışında arkadaş çevresinden de etkilenmeye başlamıştır. Ailelere düşen arkadaş çevresini, mutlaka aileleri ile birlikte tanımak ve öğrencinin bilgi saklamasına sebep olmadan önce sınıf arkadaşlarının aileleri ile tanışarak bu önlenmelidir. “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” atasözü, arkadaşın birey üzerindeki etkisine önemli bir işarette bulunmaktadır. Ailelerin özellikle ihmal etmemesi gereken bu süreç mahalle arkadaşlıkları, apartman veya site arkadaşlıkları açısından da aynidir. Gerek kullandıkları kelimeler gerek tavır ve davranışları gerekse de eğitim ve öğretim başarıları açısında bu dönemde arkadaşların etkisi en az aile büyükleri kadar önemlidir. Sosyal çevreye ilk açılış dönemi olması münasebetiyle aile tarafından dikkatle gözlemlenmeli, ergenliğe geçişi sağlıklı bir şekilde atlatılmalıdır. 
 
Ergenliğe geçişte aile bireylerin gözetiminde “yakın akran danışmanlığı” kullanılmalıdır. Burada ergenlik dönemini sağlıklı bir şekilde geçirmiş öncelikle yakın akrabalardan seçilmek kaydı ile bir abi veya abla gözetiminde bu süreç yönetilmelidir. İlla “Ateşi ben tutacağım” denmemeli, bu süreçte eldiven kullanılmalıdır. Anne babanın çocuk ile perdeyi yırtmaması gerekir. Yalnız yeri geldiğinde kısada olsa sorulara açık cevaplar vermeli, uygun kaynaklara yönlendirilmelidir. Bunların kariyer planlaması ile ne alakası var dediğinizi duyuyor gibiyim. Erken dönem kariyer planlamasına ilk önemli geçiş bir lise seçimi ile olacaktır. Genelde ilköğretim seçimleri ailenin ekonomik durumu, sosyal çevresi, oturduğu semt veya adresi ile alakalıdır. Bu durumun sonrasında öğrenci ile bir hayat planlamasına gidilmiş ve içinde başarılı bir ders çalışma süreci yönetilmiş ise; bunun yanı sıra sağlıklı bir sosyalleşme ve kimlik arayışı süreci ile sonuçlanmış ise mesleğine çok etki edecek lise seçimi yapılabilecektir. 
 
Lise seçimi kariyer hayatında neden önemli bir basamaktır. Nasıl bir pencereden bakmak gerekir. Bugün lise türlerine baktığımızda aslında üniversitelerdeki meslek yüksek okulları ve fakültelerin bir önceki basamağı durumundadır.  Biraz daha ayrıntı verecek olursak; Anadolu öğretmen liseleri eğitim fakültelerinin önceki basamağı, Sosyal bilimler liseleri, adından anlaşılacağı gibi sosyal bilimler, hukuk fakültesi ve iktisadi idari bilimlere bir geçiş kapısıdır. Fen Liseleri de fen ve mühendislik branşlarının yanı sıra sağlık bilimleri ile ilgili bölümlere geçiş sağlamaktadır. Meslek liselerindeki yönlendirme daha belirgin olmakta, imam hatip liselerinden daha çok ilahiyat fakültelerine, Anadolu teknik meslek ve meslek liselerinden, teknoloji fakültelerine ve meslek yüksek okullarına geçişi daha çok göstermektedir. Kimsenin bölümler arası geçişlerine engel olmadan, kendi branşlarının geleceğini daha erkenden görerek veya göstererek bir kariyer planlaması yapılmalıdır. Liseler ile fakültelerin arasında bilgi geçişi sağlanmalı, bir öğrenci hangi liseye gittiği zaman hangi bölümü rahat bir şekilde okur ve sonrasında hangi meslekte, hangi pozisyonda çalışıra göre tercih yapmalıdır. 
 
Bunlar bir anlamda “çok ideal yaklaşımlar” diyorsunuz. Ancak bugün lise eğitimini tamamlayamadan yılda yaklaşık 360 bin öğrenci eğitim hayatına son vermektedir. Okullar açık olduğu her gün yaklaşık 2000 öğrenci okulu bırakmaktadır. En fazla okulun bırakıldığı liseler meslek liseleri ve imam hatip liseleridir. Yönlendirmenin sağlıklı yapılmadığı bu süreçte öğrencilere tamamen sorumluluğu yüklemek doğru değildir. Burada biz eğitimcilerin, rehberlik servislerinin ve ebeveynlerin önemli ihmalleri söz konusudur.
 
Özellikle liseye geçişte 9.sınıf çok öne çıkmakta oryantasyon (uyum) sürecinde yeni ortama geçen öğrenci hem uyum ile uğraşmakta hem de akademik başarının peşinde koşmaya çalışmaktadır. Ders sayılarının çeşitlenmesi, arkadaş çevresinin nerede ise baştan aşağıya değişmesi sonucunda öğrenci bir bocalama yaşamaktadır. En çok lise eğitim hayatına 9. Sınıfta son verilmektedir. Bu dönemde aileler, tüm eğitim camiası en az hasarla bu yılı geçirmeli öğrencinin sene kaybetmesine veya başarısız olmasına sebep olacak tüm faktörleri önceden öngörebilmelidirler. Bir hazırlık yapılması olaylar senariste edilmelidir. Öğrenci takip edilmeli-çünkü güven takibe engel değildir, yıkıcı ve bozucu faktörlerin tesiri en aza indirilmelidir. Bunlar; yanlış arkadaşlıklar, sağlıklı rol model bulamama, internet, cep telefonu, fazla televizyon seyretme gibi olumsuz durumlardır. 
 
Lise eğitimi süresi içersinde öğrenciler meslekler hakkında bilgilendirilmeli özellikle Anadolu liselerinde ve ders seçme durumu oluşan lise türlerinde yeni sınav sistemine göre derslerin önemindeki branşlara göre farklılıklar göz önünde bulundurularak seçimler yapılmalıdır. Bir fen lisesi öğrencisi mühendislik istiyorsa farklı bir çalışma programı yapmalı ve ona göre ders ağırlıklarına belirleyerek ders seçmelidir. Bu konu ayrıntılı bir çalışma ile ele alınacağı gibi okulların rehberlik servislerinden mutlaka yararlanılmalıdır. 
 
Ülkemizde yaklaşık 250 bin öğrenci üniversitede bir bölümde okurken tekrar sınavlara girerek bölümünü değiştirmek istemesinden anlaşılacağı gibi, bölümler hakkında ayrıntılı bilgi elde edilmeden üniversitelere gelinmiştir. Bu konu iyi bir araştırma konusudur. Bu sayının bölüm değiştirmenin kolaylaşması ve puan kırılması olmaması halinde daha da çoğalacağı düşüncesindeyim. Bu sadece üniversite düzeyinde değil lise düzeyinde de ortaya çıktığı araştırma sonuçlarında görülmektedir. Bir örnek verecek olursak; Anadolu Öğretmen Lise mezunların yarıya yakını eğitim fakülteleri dışında ek puan vermesine rağmen farklı fakülte tercihi yapmaktadırlar. Hatta bugün fen lisesi mezunu bir çok öğrenci katsayı farkının azalmasından dolayı YGS de iyi fen ve matematiğin yanı sıra Türkçe ve sosyal yaparak LYS’de avantajlı hale gelip Hukuk ve iktisadi idari bilimler fakültelerine geçiş yapmaktadırlar. Geçenlere bir diyeceğim yok ama; onlara, boş yere farklı branşlarda birçok lüzumsuz bilgiler verilmiş olmaktadır. Yanlış yönlendirme lisede azaltılmalı üniversitede fakülte ve bölümler arasında geçişlere kolaylık sağlanmalıdır. Bu konu yeni yeni, üniversitenin kendi bölümleri arasında geçişlere daha esnek yaklaşılarak bir sağlıklı vasat bulunmuştur. 
 
Gelelim kariyer planlamada “Gökkuşağı Yaklaşımı”nı orta koyan son bölüme. Bugün üniversitede okumaya başlayan her öğrenci oldukça önüne bakmakta, ileriye bakmayı ihmal etmektedir. İleriye bakma değince; ben bu bölümü okuyorum ama nerede ve hangi pozisyonda çalışabilirim? Sorusunda cevap aramayı 4.sınıfa bırakarak krize zemin hazırlamaktadır. Önceden okuduğu bölümün sektörel karşılığı araştırılması, ona göre bir çalışma yapılarak sektör içindeki almış olduğu eğitime uygun  bir hazırlık yapılmalıdır. Burada şunu öne çıkarmaktayım. Pozisyon bazlı kariyer planlama nedir? Sorusu mutlaka cevaplanmalı ve üniversite öğrencileri 2.sınıftan itibaren sektörden haberdar edilmeli ve sektörlerin organizasyon şemalarının neresinde yer alabilecekleri konusunda bilgilendirilmeleridir. 
 
Kariyer Penceresi projesiyle eğitime “ Gökkuşağı Yaklaşımı” çerçevesinden bakarak süreci hiç kesintiye uğratmadan 16 yıllık uzun bir planlamayı ailelerin adım adım takip etmeleri gerekliliği göz ardı edilmemelidir. Burada okul aile işbirliği okul-üniversite işbirliği ve üniversite sanayi işbirliği öğrencilerin süreci rahat yönetmesine ve en az zararla atlatılabilir ya da en çok fayda ile sonuçlanması sağlanabilinir. 
 
Herkes ayrı vadilerde kalır ve vadiler arasına köprüleri kurulmaz ise gökkuşağı kesik kesik olur, öğrencilerin bir kariyer pencereleri olmaz ve oradan içeriye ışık sızmaz ki gök kuşağı oluşsun. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.
Dr. Abdulrezzak ÇİL Arşivi