S harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları

S harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları
S harfi ile başlayan atasözleri ve anlamları nedir, S harfi ile başlayan en çok bilinen atasözleri hangileridir bu konuda sizlere kısa bilgiler vereceğiz.

Sabah ola, hayrola: Sabah olsun, o vakte kadar iş belki düzelir.
Sabah sürçen, geceye dek sürçer: Bir işe başladığı zaman beceriksizliği görülen kişinin bu durumu sonuna kadar sürer.
Sabahın kızıllığı akşamı kış eder, akşamın kızıllığı sabahı güz eder: Sabahleyin gökyüzünde görülen kızıllık, o akşam havanın kış gibi olacağını, akşam görülen kızıllık ise ertesi sabah havanın güze döneceğini belirtir.
Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır: Sabır zor bir iştir ancak güzel sonuçları vardır.
Sabreden derviş muradına ermiş: Beklemesini bilen kimse sonunda amacına ulaşır.

Sabreyle işine, hayır gelsin başına: Bir işi yaparken acele etmez, sabrederseniz hayırlı sonuçlara varırsınız.
Sabrın sonu selamettir: Karşılaştığı güçlükleri sabırla yenmeye çalışan kimse, sonunda başarıya ulaşır.
Sade pirinç zerde olmaz, bal gerektir kazana; baba malı tez tükenir evlat gerek kazana: Hakkıyla yararlanılacak bir şeyin meydana gelmesi için birtakım ögelerin bir araya gelmesi gerektir; kişi kendi emeği ile kazanç sağlayıp bunu baba malına katmıyorsa babasından kalan mal tez tükenir.
Sadık dost akrabadan yeğdir: Candan dost akrabadan daha hayırlı olur.
Sağ (sağlam) baş yastık istemez: Sağlam insan durup dururken yatmak istemez eğer istiyorsa hasta olduğu düşünülmelidir.

Sağılır ineğin buzağısı kesilmez: Çıkar sağlamaya yardım eden kimseye veya şeye zarar gelmemesine dikkat edilmelidir.
Sağır için iki kere keramet olmaz: Herkesin işitip öğrendiği şey, dikkatsiz kimse için bir daha söylenmez.
Sağır işitmez (duymaz) uydurur: Sağır, yanında konuşulan şeyleri işitmez ama konuşanların durumuna bakarak ve anladığını sanarak bir şeyler yakıştırıp söyler.
Sağlık varlıktan yeğdir: Sağlıktan büyük zenginlik olmaz.
Sakal bıyığa denk olmayınca berber ne yapsın?: Gelir gidere denk değilse durumu düzene koymaya çalışan kişi durumu düzeltmek için fazla bir şey yapamaz

Sakal keçide de var: Sakal, kişiye değer kazandırmaz.
Sakınılan göze çöp batar: Üzerine çok düşülen şeyler genellikle kazaya veya zarara uğrar.
Sakla samanı, gelir zamanı: Gereksiz görülen şey ileride gerekli olabilir.
Sana taşla vurana sen aşla (ekmekle, pamukla) var (dokun): Sana sert davranana sen yumuşak davran.
Sana vereyim bir öğüt, kendi ununu kendin öğüt: Kişi kendi işini kendisi yapmalıdır.

Sanat altın bileziktir: Kişinin elindeki sanat, değeri hiç eksilmeyen bir servettir.
Sanatı ustadan görmeyen (öğrenmeyen) öğrenmez: Kişi tek başına ne kadar çalışırsa çalışsın işin inceliklerini bir bilenden öğrenirse o işi daha çabuk ve kolay yapabilir.
Sanatını hor gören boğazına torba takar: İşini küçümseyen kişi istediği gibi para kazanamaz ve sonunda dilenci olur.
Sarımsağı gelin etmişler de kırk gün kokusu çıkmamış: İnsanlar kötü yanlarını kolay kolay belli etmezler, haklarında yargıda bulunmakta acele edilmemelidir.
Sarımsağını hesap eden paçayı yiyemez: Küçük sakıncalarını düşünerek bir işe girişmeyen kişi, o işin kazançlarından yoksun kalır.

Sarımsak da acı ama evde lazım bir dişi: Gerekli olanın niceliğinden çok niteliği önemlidir.
Sarımsak içli dışlı, soğan yalnız başlı: Anlaşan kimselerin birbirlerinden saklısı gizlisi yoktur, başkasıyla böyle bir yakınlık kuramamış olan tek başına kendi yaşantısı içinde kalır.
Sarımsak yemedim ki ağzım koksun: Kötü bir iş yapmadım ki sonucundan korkayım, sorumlu olayım.
Satılık ziftin olsun, Selânikten kel gelir: İşe yaramaz sandığın bir malı satılığa çıkarırsan akla gelmeyen yerlerden onu arayanlar gelir.
Say beni, sayayım seni: Sevgi karşılıklı olur, sen beni seversen ben de seni severim.

Sayılı günler (gün) tez (çabuk) geçer: Bir işin yapılması veya gerçekleşmesi için konulmuş olan belli bir süre çabucak geçer.
Sayılı koyunu kurt kapmaz (yemez): Miktarı saptanarak bir kimseye teslim edilmiş olan eşya iyi korunur.
Sebepsiz kuş bile uçmaz: Kılavuz ve yardımcı olmadan hiçbir iş başarılamaz.
Sel gider, kum kalır: Geçici durumlara güvenmek doğru değildir.
Sel ile gelen yel ile gider: Emek vermeden ele geçen para kısa zamanda çarçur olur gider.

Selam verdik, borçlu çıktık: Küçük bir ilgi gösterdik, üzerimize büyük bir iş yüklendik.
Selden gelen suya gider: Kolay ve emeksiz kazanılan şeyler elden kolay çıkar.
Selin ağzı tutulur, elin ağzı tutulmaz: Doğal yıkımlara karşı önlem alınır ama söyledikleri yalan yanlış olanı susturmaya kimsenin gücü yetmez.
Sen ağa ben ağa, koyunları (inekleri) kim sağa?: Herkes kendisini buyurucu durumda görür, iş yapmakla yükümlü saymazsa ortadaki işi kim yapar?
Sen dede ben dede, bu atı kim tımar ede: Herkes kendisini buyurucu durumda görür, iş yapmakla yükümlü saymazsa ortadaki işi kim yapar?

Sen dost kazan, düşman ocağın başından çıkar: Sen dost kazanmanın yoluna bak, düşman kolay kazanılır.
Senden devletliye ortak olma: İki insan arasındaki beraberliğin sağlıklı yürüyebilmesi, anlaşma koşullarının her iki taraf için de eşit olmasıyla sağlanır, bu denge kurulamazsa yönetim güçlü olan tarafa geçer, hep onun dediği olur. (devletli: Zengin)
Serçeden korkan darı ekmez: Tehlikeleri gözde büyüterek işe girişmekte çekingen davrananlar amaçlarına ulaşamazlar.
Serkeş öküz (son) soluğu kasap dükkânında alır: Dikbaşlı olanlar, davranışlarının cezasını görürler, hatta bu davranışları hayatlarına bile mal olabilir
Sev beni, seveyim seni: Sevgi karşılıklı olur, sen beni seversen ben de seni severim.

Sevda geçer yalan olur, sonra sokar yılan olur: Başta insanı mutlu eden duygusal ilişkiler zamanla körelir ve sonuçta acı veren birer anıya dönüşür.
Sırça köşkte oturan komşusuna taş atmamalı: İnsan kendinde herhangi bir kusur varken başkalarını aynı kusurla suçlamamalıdır. (sırça: Cam)
Sırrını açma dostuna, o da söyler dostuna: Bir sır en yakın dosta bile söylenmemelidir.
Sinek küçüktür ama mide bulandırır: Önemsiz, küçük gibi görünen bir şey kötü ve olumsuz bir izlenim yaratır.
Sinek pekmezciyi tanır: İşini bilen kişi, yararlanacağı kimseyi bilir.

Soğanın acısını yiyen bilmez, doğrayan bilir: Bir iş yapılırken ne kadar güçlük çekildiğini, o işi başarmış olan bilir; başarılmış olan bu işten yararlanan bilmez.
Son pişmanlık fayda vermez (etmez): İş işten geçtikten sonra pişman olmanın yararı yoktur.
Sona kalan dona kalır: Bir işte geç kalan istediği şeyi elde edemez.
Sonradan gelen devlet, devlet değildir: Kişi yaşlandıktan sonra gelen zenginlik işe yaramaz.
Sora sora Bağdat (Kâbe) bulunur: İnsan sora sora çok uzak yerleri bile bulur.

Soran yanılmamış (yorulmamış): Bilmediği şeyi bir bilene soran, en zor işlerin bile üstesinden gelir; sormayan ise güçlükler içinde yuvarlanır gider.
Sorma kişinin aslını, sohbetinden bellidir: Bir kişinin nasıl bir insan olduğu konuşmasından belli olur, soyunu sopunu öğrenmeye gerek yoktur.
Söyleyene bakma, söyletene bak: İçinden geleni söyleyen bir kişinin sözlerine inanmak istediğimiz için bu sözleri ona Tanrı söyletiyor diye düşünürüz.
Söz gümüşse sükut altındır: Susmak bazen konuşmaktan daha iyi sonuç verir.
Söz sözü açar: Bir konu üzerinde konuşulurken ilgisi dolayısıyla söz başka bir konuya geçer, sohbet uzar, gider.

Sözü söyle alana, kulağında kalana: Söylediklerin bir kulağından girip öbür kulağından çıkan kimseye nefes tüketme.
Su akarken testiyi doldurmalı (doldur): Kişi, fırsattan yararlanmalı; geliri bol olduğu zaman ilerisi için para biriktirmeye, mal mülk edinmeye bakmalıdır.
Su aktığı yere (yine) akar: Daha önce bize yararı dokunmuş olan güzel bir durum, bugün bulunmasa bile yarın yine ortaya çıkar.
Su bulanmayınca durulmaz: Bir konu, türlü çekişmelerden sonra aydınlığa kavuşur, yoluna girer.
Su içene yılan bile dokunmaz: Düşman olsa bile su içen kimseye dokunulmamalıdır.

Su küçüğün, söz (sofra, yemek) büyüğün: 1. Temel bir ihtiyaç olan su önce küçüğe verilir, konuşmaya ise ilk önce büyükler başlar. 2. Her şeyin bir sırası vardır; kişiler bu sıralamada yaşlarına, kültürlerine vb. özelliklerine göre yer alırlar.
Su testisi su yolunda kırılır: Bir kişi amaç edindiği işte kazaya uğrar.
Su yatağını bulur: Bir şeyi yapma isteği ve gücü bulunan kimse, uygun bir çalışma yönü ve alanı bulur.
Suç samur kürk olsa kimse üstüne almaz: Hiç kimse suçlu olduğunu kabul etmek istemez.
Suyun sessizinden, insanın sözsüzünden korkmalı: Duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir.

Sürüden ayrılanı (ayrılan koyunu, kuzuyu) kurt kapar: Arkadaşların yardımıyla yapılan veya bir amaç uğruna topluca girişilen bir işten ayrılanlar zarara uğrarlar.
Sürüyü güden kurdu görür: Zor bir işe giren onun bütün sıkıntılarıyla karşılaşabilir.
Sütle giren huy, canla çıkar: Kişinin küçükken edindiği huy, ölünceye değin sürer.
Sütten ağzı yanan yoğurdu (ayranı) üfleyerek yer (içer): Bir olaydan gerekli dersi alan, sonra uyanık davranır.

0
0
0
0
0
0
0
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.