Salim ÜNSAL

Salim ÜNSAL

Sadece Ders Çalışarak Başarılı Olmazsınız...

Sadece Ders Çalışarak Başarılı Olmazsınız...

2016 YGS sonuçlandı. Adayların büyük bölümü aslında kendini ağır hasarlı hissediyor. Önceki yazılarımızda kısa da olsa bir hasar tespiti yapmış, bundan nasıl çıkacağınızı çeşitli örneklerle dile getirmiştik.

Artık YGS ile kurduğunuz feodal ilişkiyi neticelendirip acilen LYS ile ilgili süreçlere odaklanmanız gerekiyor. Barajı geçen aday sayısı dikkate alındığında geçen yıldan bu yıla kayda değer bir değişiklik beklemiyoruz. Hatta LYS’ye başvuru sayısında azalma dahi olabilir

 
Başvuru yapacağınız LYS’ler ile ilgili kısa bir hatırlatma yapıp asıl gündemimize dönmek istiyorum.
 
Şu an 5 farklı LYS başvurusu alınıyor. Bunlardan hangisi veya hangilerine başvuru yapacağınızı belirleyen en temel kriter bu yıl tercih etmek istediğiniz program veya programlar ve bunların hangi tür puanla öğrenci aldıkları. Bu doğrultuda eğer sadece filoloji dallarını tercih edecek değilseniz tüm diğer dallar için en az 2 LYS’ye birden başvuru yapmanız gerekiyor. Hatta karar verememişseniz bu 3 veya 4 ayrı LYS’ye başvuruya kadar çıkabiliyor.

Hesaplama sisteminin algoritmik özellikleri gereği her puanınızın eksiksiz hesaplanabilmesi için de bu 4 LYS’ye hatta dil sınavını da katarsak 5 LYS’ye başvurmanızın yararlı olacağını söyleyebilirim. Hazırlık sisteminizde bir değişikliğe gitmeden hedef puanınıza doğrudan katkısı olmayacak bu sınavlarda tek yapmanız gereken 1-2 doğru yapabilecek kadar başarı göstermek. Çünkü bu tek soru ile alternatif puanlarınızda 60-70 puanlık hamleyi bir anda yapabileceksiniz.

Madem bu puan türünden seçim yapmayacaksam neden bu sınavlara gireyim sorusunu duyar gibiyim. Çok yüksek puan alan ve kararı kesin olan aday için bu soru doğru bir soru. Ancak henüz yeterlilikleri konusunda beklenen performansa ulaşamamış, aynı zamanda tercih edeceği programla ilgili zihnen bir hazırlık yapmamış kafası karışık öğrenci için hiç de anlamsız bir durum değil diğer sınavlara katılma tavsiyesi. Bunu özellikle tercih sürecinde çok daha net anlayacak ve keşke şu sınava girip 3-5 soru yapsaydım da TM puanım da makul ölçülerde hesaplansaydı dememek için.

Bir diğer ayrıntı daha var. Bilindiği gibi YÖK bu yıl yatay geçiş usullerinde bir değişikliğe gitti. Artık sınava girdiğiniz yıl tercih ettiğiniz ve yerleştiğiniz bölüme mahkum değilsiniz. Eğitim sürecinin istediğiniz bir yerinde hem okul, hem de bölüm değiştirebilme şansınız hep devam edecek. Bu şansın devam etmesi de bu yıl gireceğiniz sınavdaki performansınıza bağlı. Gelecekte böyle bir şans için yeşil ışık yakmak üzere çok sayıda LYS’ye başvuruda bulunmanız yararlı olacak.
Bu kadar teknik bilgiden sonra şimdi hazırlık sürecinin çok da konuşulmayıp, ihmal edilen bir süreci ile ilgili ana gündemimize dönelim.

Sınava hazırlık sürecinde sosyal, kültürel ve sportif etkinliklere ayıracağımız zaman ne ve nasıl olmalı?

Sınava yönelik hazırlık, sadece bilgi eksiğini giderme ve test çözme ile gerçekleşen bir süreç değildir. Her adayın konu ve test çözümüne ayıracağı zamanın yanında beslenme, dinlenme, sosyal, kültürel ve sportif etkinliklere de zaman ayırması, bu sürecin daha sağlıklı ilerlemesini sağlayacaktır.

Ders dışı etkinlikleri zaman kaybı olarak düşünüp diğer tüm etkinliklerden uzaklaşmaya çalışmak insani koşullardan uzaklaşmak anlamına gelir. Başarının sırrı bu süreci birlikte yürütme becerisinde gizlidir.

Öğrenme; salt çalışma ile doğru orantılı bir süreç değildir. Genç beyinlerin ders gibi soyut bilgilere odaklanması ve bu konsantrasyonu uzun süre canlı tutması beklenemez.  Öğrenciye canlılık kazandıran, öğrenme sürecini kolaylaştıran, yorgunluğun verdiği olumsuz etkileri minimize eden, ilgi ve merak uyandıran faaliyetler planlama içine ne kadar çok serpiştirilirse kitap ve testin başına oturulan her zaman diliminde daha çok mesafe katedilir.
 
Dinlenme süreci genellikle bir yere uzanıp hiçbir şey yapmamak olarak algılanır. Oysa ders dışı etkinliklerde bu sürecin bir parçasıdır. Sinemaya veya tiyatroya giden, arkadaşlarıyla ya da tanıdıklarıyla görüşen, yürüyüş veya spor yapan genç, zihnen dinlenmiş sayılır ve bu etkinlikler sonunda gerçekleşen öğrenmeler hem daha hızlı, hem de daha kalıcı olur.

Sosyal etkinlikten kastımız bilgisayar başına geçip sosyal paylaşım sitelerine yorum yazıp beğeni göndermek, resim ve video paylaşmak değil. Bu tür bir sosyalleşmeye de gencin mutlaka ihtiyacı var ama kontrolü elden bırakmamak koşuluyla.

Gençler web ortamında masaüstüne açılan ekranda o kadar yoğun bir uyarı bombardımanına maruz kalır ki, zaman mefhumu ortadan kalkar ve otokontrol kaybolabilir. Bu tür internet tabanlı programlar interaktif olduğu için kişi bilgisayarın başından kalktığında da yazdığı bir mesajın cevabını ya da paylaştığı bir resme yapılan yorumları sürekli merak ederek zihninde canlı tutabilir ve odaklanma hep o yönde gerçekleşir. Bu da konsantrasyonun önündeki en büyük engeldir. Günde 1 veya 2 saatlik bir internet bağımlılığı hoş görülse de bu süreyi zamanla azaltıp bağımlılıktan kurtulmak en doğru olanıdır.

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte öğrenen bireyi engelleyen faktörlerin internet gibi zamanla değiştiğini görüyoruz. Televizyonu da bunlar arasında sayabiliriz. Kaçırılmayan programlar, sürekli takip edilen diziler zaman kaybettirici engelleyicilerdir. Sınav sürecinde internet ve sosyal medyada olduğu gibi televizyon izleyiciliğinde de kontrolü elden bırakmamak gerekir. Yüzlerce kanalın olduğu o sihirli ekranda mutlaka her öğrencinin ilgisini çekecek bir program günün her saatinde yer alır. Bu nedenle bağımlı bir TV izleyicisi olmak yerine kısa molalarda göz attığımız bir dinlendirici gibi kullanmak gerekir televizyonu.

Sosyal ve kültürel etkinliklerinizin ders çalıştığınız ortamda değil, bu ortamın dışında gerçekleşmesi gerektiğini hatırlatmak isterim. Odanızda televizyonun ve bilgisayarın olması ve sizin dinlenme etkinliklerinizi bunlarla geçiştiriyor olmanız bir bakımdan asosyal olduğunuzun da bir göstergesidir.

Sosyal iletişimin yüz yüze, temas içeren, duyduğumuz, hissettiğimiz bir iletişim olması gerekir. Annenize gülümsemek, kardeşinize sarılıp dokunmak, arkadaşlarınızla yorucu olmayan ufak bir gezinti sizi daha çok dinlendirecektir.

Çocuğu sınava hazırlanan anne babalar genellikle bu süreci yönetirken çocuğun ilgi ve yeteneklerine uygun faaliyetlere katılmasını zaman kaybı olarak düşünüp sadece ders çalışarak ve test çözerek başarılı olacağı algısına kapılabilirler. Oysa gerçeklik hiç de sanıldığı gibi değildir. Bir kulüp faaliyeti ya da bir sportif etkinlik çocuğun alıcılarını daha da kuvvetlendirir. Boş zamanlarında enstrüman çalma kursuna katılan genç, derse dayalı yorgunluklarını çok kısa sürede giderebilir. Hangi uğraşının öğrenciyi dinlendirebileceği onun ilgi, yetenek ve becerileriyle yakından ilişkilidir.

Çocuklarımızı mutlu eden, başarabilme duygusu yaratan uğraşılardan onları uzak tutmamamız gerekir. Günlük yaşam planımız yaptıklarımızın dışında yapamadığımız pek çok uğraşıyı da aslında rahatlıkla yapabilecek olduğumuzu bize gösterecektir. Yeter ki neye, ne kadar zaman ayırmamız gerektiğini bilelim.

Sosyal ve kültürel etkinliklere sınav sürecinde hiç zaman ayırmamak ne kadar sakıncalıysa, gereğinden fazla zaman ayırıp yapılması gereken diğer etkinlikleri ihmal etmek de o kadar sakıncalıdır. Bu süreci dengeli ve planlı bir şekilde yürüten adaylar bekledikleri başarıyı daha kolay ve daha kısa sürede yakalama becerisi gösterirler.

Sosyal bir varlık olduğunuzu asla unutmamalısınız. Bedeninizin gıdaya, uykuya, dinlenmeye ne kadar ihtiyacı varsa bir uğraşı zenginliğine ve iletişim kurmaya da o kadar ihtiyacı vardır.

Bu süreci her boyutu ile ihmal etmeden sürdürebilme başarısı gösteren adayların hedeflerine daha kolay ulaştıklarını ve daha mutlu bir yaşam sürdüklerini yıllardan beri gözlemlediğimizi hatırlatmak isterim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.
Salim ÜNSAL Arşivi