Algı yönetimi

Aydın UZKAN

Bireyleri ve toplumları yönetip kontrol altında tutmak isteyenler onları inanma ve ikna sürecine sokarlar. Bunu yapabilenler psikolojik üstünlüğü elinde tutanlardır. Çağımızın  değişimlerine ön ayak olan bu üstün(!) yapılar ve kurumlar hedefledikleri dönüşümleri en az maliyetle gerçekleştirmektedirler ki, bunu yaparken kullandıkları tekniğin başında algı yönetimi gelmektedir.

 Algılar, değişik uygulamalarla yönlendirilip değiştirilebilir. İnsan doğasının bu özelliğinden yararlanan farklı odaklar, kendi amaç ve çıkarları doğrultusunda, hedef bireylerin veya toplulukların bakış açılarını, değerler bütününü, davranış kalıplarını biçimleyen algılarını etkileyebilir, değiştirebilir ve yönetebilirler. Önyargılar oluşturulup bunların kalıp yargılara dönüştürülme sürecinde algıların yönetilmesi günümüzde ulus ötesi ve uluslararası ilişkilerin vazgeçilmez bir enstrümanına dönüşmüş bulunmaktadır. (1)

   Perception Managementyani Algı Yönetimi aslında güncel bir harp tekniğidir. Birey yada toplumların duygularını, muhakemelerini etkilemek amacıyla, onlara seçili enformasyonu ve sinyalleri taşıyan ya da inkar ettiren faaliyetler bütünüdür. Çağrışımların mülkiyetini ele geçirme  gayreti olup yüzyılın en sessiz silahlarından birisidir. Yanlışı doğru, çirkini güzel ve  siyahı ak, göstermede başarılı bir etkileme disiplinidir. Bir nevi, aya bakılmasının istenmediği durumlarda parmağın öne çıkarılmasıdır. Amerikalı Siyasetçi Henry Kissinger ; ‘’ “Bir şeyin gerçek olmasından daha önemli olan o şeyin gerçek olarak algılanmasını sağlamaktır.’’  diyerek durumu daha da net ifade etmektedir.

Her geçen gün iletişim alanında önemi artıran algı yönetiminin isim babası CIA ve Pentagon’dur. Bu kavramı Amerika savunma departmanı şöyle  tanımlamaktadır; ‘’İstihbarat sistemlerinin ve liderlerin resmi tahminleri, dış ilişkileri ve resmi eylemlerini etkilemenin yanında, toplumların duygularını, motivasyonlarını, etkilemek amacıyla yapılan yayınlar ya da seçilen bilgileri ve göstergeleri inkar etme eylemidir.’’

Sosyologlar kitlelere bir şeyi yaptırmak için yeryüzünde üç etkili yol bulunduğundan söz ederler: zor kullanma, para ile satın alma, inandırmak. Halkın bir yeniliğe, bir sosyal değişime uymasında, alışmasında halkla ilişkiler sanatının kullandığı işte bu üçüncü yoldur: İnandırma. Algılama yönetimi bu ‘’inandırma’’yı kişilerin bilinçlerine ve psikolojilerine seslenerek gerçekleştirir. (2)  Etkili bir algı yönetiminin ilk noktası duygulardır. Mantık ikna eder ama   duygular  da yönlendiricidir. İçinde yaşanılan dünya duygular  sayesinde tanımlanır. Dünyada bize sunulanların anlam kazanıp beynimize yerleşmesinde duyguların rolü büyüktür. Bu belirleyiciliği  iyi programlayan yapılar , hedeflerine kısa zamanda ulaşmaktadır.

 Algıyı yöneten neredeyse insanlığı yönetir olmuştur. Gelişen teknoloji ve  derinleşen  sosyal bilimler sayesinde algı yönetimi daha profesyonel bir tarzda yapılır  hale gelmiştir. Daha çok, “ikna ve inandırma faaliyetleri” olarak  işlev görmektedir. ‘’Bu çerçevede devletler bölgesel ve küresel bir güç olmak, iktidarlarının ve politikalarının meşruiyetini sağlamak için; kurumlar ve fertler itibarlarını yükseltmek, faydalarını maksimize etmek için hedef kitlelerini ikna etmenin ve onlara kendi gözlerinden dünyaya bakmalarını sağlamanın yol ve yöntemlerini aramışlar ve bu minvalde çeşitli stratejiler geliştirmişlerdir. Bu stratejiler toplum mühendisliği, psikolojik harekât, ikna etme, propaganda gibi terimler altında uygulanmış ancak son yıllarda bu kavramların kamuoyunda olumsuz çağrışımlar yaptığı düşüncesi ile kulağa daha hoş geldiği düşünülen kamu diplomasisi, yumuşak güç, itibar yönetimi, imaj yönetimi, halkla ilişkiler ve algı yönetimi gibi kavramlar servis edilmiştir.’’  (3)

 İnsan psikolojisinin her zaman dış etkilere açık bir yapısı vardır. Bu nedenle algı yönetimi,  sadece yalın bir bilgiyi sunarak,  empoze ederek olarak değil, içine gizlenmiş kültür kodlarıyla birlikte  yapılmaktadır. Kapitalizm , satılan oyuncaklarda ve sürekli sunulan  görsellerde , erkeklerin kaslı vücutlara sahip olması ve kızların barbi bebeklere benzemesi gerektiğini empoze ediliyor. ‘’Evrensel düşün yerel hareket et’’ ilkesinden hareketle, Coca cola firması ramazan ayında pidenin yanında kendi ürünlerini ayrılmaz bir ikili olarak gösteriyor.

 Televizyon  ve radyo kanalları, sinema, telefon, gazete, dergi,  el ilanları ve  afişler algı yönetiminde kullanılan araçlardır. Bu araçlarının zihnimizdeki imgeleri değiştirmesi sonucu,  algı  ile  gerçeklik arasındaki uçurum daha da büyüyerek, sosyal, siyasal ve ekonomik hayatın içerisindeki karmaşıklık daha da artmaktadır.Öyle ki, siber dünya denilen iletişim çağında,  bir haberin yayılma hızı yaklaşık  sekiz  dakikadır. Bu süre , bir bilginin dünya genelinde yayılması ve onunla ilgili algının oluşması açısından önemlidir. Öyle ki sadece bilginin ulaştırılması ile kalınmamakta, bilginin ulaştığı cihazın ardındaki insana ve onun algısına da erişilmektedir. Algı yönetimi için özellikle  teknoloji çok önemlidir. Mesajın  karşıya etkili bir şekilde iletilmesini sağlamak için  teknolojik iletişim kanallarının doğru kullanılması gerekir. Özellikle küreselleşmenin getirdiği sürekli haber döngüsüyle haberlere gerçek zamanlı olarak çok kısa sürede erişilirken ve düşünce gümrüklerini ortadan kaldıran sosyal medya sayesinde algı yönetimi daha da geniş kitlelere sirayet ediyorken !

 Günümüzde islâmofobi de algı yönetiminin başarılı örneklerinden birini oluşturuyor. Dünyayı kana bulayan İslâm’lıkla değil insanlıkla alakası olmayan kukla teröristler bahane edilerek İslâm dünyası da terörist gibi tanıtılıyor. Buna karşın demokrasi getireceğiz diye dünyayı ve İslâm alemini kana bulayan ülkeler demokrasinin ve özgürlüklerin beşiği olarak gösteriliyor. Milyar dolar harcadıkları filmlerde kızılderilileri  katil ve vahşi gibi gösterenler , onların hem topraklarını elinden alıyor hem de  yıllarca  kökünü kurutmaya çalışıyor. Algı yönetimi sayesinde maalesef, at izi it izine karışıyor.

  Görünen o ki, sosyal, ekonomik ve dini yaşantımızda algılar oldukça etkilidir. Bu nedenle algı yönetimini kullanarak, toplumsal gerçeklerle  hiçbir yakınlığı bulunmayan sanal ve sentetik gerçekleri oluşturanlara karşı uyanık olmak gereklidir. Durum gösteriyor ki ancak ‘’çek elini algımdan ‘’ diyerek sert bir vuruş yapan birey ve toplumlar kendi özgür zihinlerine kavuşabilecektir. Emin olun bu vuruş, hipnozcuların köstekli saatinden daha değerlidir. Hayatı doğru algılamak dileğiyle…

 1……www.neu.edu.tr

 2……www.caginpolisi.com.tr

 3……www.tid.web.tr/ Harun Öksüz

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.