Çocuklar Kim(d)e Kalacak?

Nazlı ÖZBURUN

Boşanma kararıyla birlikte eşler birbirlerinden ayrılırlar. Peki ya çocuklar?

Anne-babaları anlaşamıyorlarsa, birbirlerini sevmekten vazgeçmiş ve nefret etmeye başlamışlarsa, çocuklar bunu anlamak zorundalar mı?

Evliliğin ne anlama geldiğini bilmeden evlenen, anne-baba olmayı biyolojik varlığımızın bir sonucu olarak yaşayan ve sıra boşanmaya geldiğinde, ömründe hiç “insan” olamamış canlıların gün geçtikçe canavarlaşmasına tanık oluyoruz.

Gerçekten çocuğunu düşünen bir ebeveynin aklına bile getiremeyeceği davranışları eşlerine reva görenler, ne kadar çocuklarını düşünüyorlar acaba?

Eşlerine her türlü şiddeti uygulayanlar, birbirleriyle anlaşmak için hareket etmek bir yana, karşıdakini değersizleştirmek, sindirmek ve dize getirmek için çabalayanlar, kendi yaşadıkları cehenneme tüm ailelerini ortak ediyorlar.

Boşanma sonrası, çocukların eşe acı çektirmek için kullanıldığı durumlarda, arada hırpalanan çocuklar …

Bir eşten diğerine haber taşımak için kullanılanlar da yine çocuklar …

Annesiyle kaldığında, bütün kötü huyları babasına benzetilen; babasına gittiğinde, annesine benzediği için kızılan yine çocuklar…

En iyi niyetlileri çocuk odada yokken konuşur. Sanırlar ki çocuk anlamaz. Oysa arkasından konuşulan çocuk, ruhunun kulağıyla her şeyi bilir ama bilmezden gelir.

Daha kızgın olanların konuşmalarında fren yoktur, hangi taratanlarsa her daim karşı tarafa ateş püskürmeye devam ederler. Ve arada çocuklar büyür büyümeye çalışır...

Boşanma süreci çoğu zaman acı vericidir... Fakat daha acısı, çocuklarına evlilik süresince ebeveyn olamamış, anne-baba sorumluluğunu anlayamamış ebeveynlerin öfkeleriyle hareket ederek, sözde çocuklar için, çocukların yanında birbirlerine saldırmalarıdır.

“Çocuklar kimde kalacak?” sorusu anlayışla oturulduğunda bile çözülmesi güç bir soru iken, kızgınlıkla oturulduğunda çözümsüz kalan bir sorudur.

Bugün yeni yasayla çocuğun velayeti noktasında anneye getirilen belli haklar var. Çocuk küçükse ve anne yeniden evlenmemişse, çocuğun annede kalması; babanın çocuğunu takip etmesi, ihtiyacı olduğunda maddi ve manevi olarak yanında bulunması, en şık ve herkes için en uygun olacak durumlardan birisidir.

Çocuklar daha büyükse, velayeti tek bir eşte olsa bile anlaşarak çocukların her iki ebeveyne de gidebilmesi, kalabilmesi en güzelidir...

Böyle olmadığı durumlarda, öfkeyle oturulup zararla kalkıldığında, durum her zamankinden daha zor ve herkes için acı verici olur.

Bu soru yüzünden kaç baba “çocuklarının annelerinin katili” olmuştur, kim bilir?

Daha dün bir yenisine daha şahit olduk... Annenin eşi tarafından bıçaklanarak mezara girdiği, babanın da eşinin katil olarak hapse düştüğü, çocukların ise ya yakınlarının insafına ya da çocuk esirgeme kurumuna gitmek durumunda kaldığı bir olay...

Yüreklerimiz parçalanıyor... Hafta başında analı-babalı çocuklar iken; şimdi annelerine mi ağlasınlar, babalarına mı kızsınlar? Kafaları karışmış çocuklar var...

Boşanmaların arttığını, evlenmelerin zorlaştığını sürekli olarak konuşuyoruz. Boşanma sonrası insan olmaktan çıkıp, birer canavara dönüşen anne-babalar olmamak için de konuşulmalıdır...

Çocuğun kimde kalacağı kadar, diğer ebeveynle ilişkisinin nasıl devam edeceği de konuşulmalı. Çocuğun cinsiyetine göre, kendi cinsinden olan ebeveyniyle daha fazla görüşmesi sağlanmalı...

Öfke ve kızgınlıkla çocuk üzerinden hesap kesmenin kimseye faydası olmuyor, ne yazık ki...

Şimdi o babaya yeniden sorabilsek “Çocukların kimde kalmasını isterdin?” diye... Yaşananlardan sonra, ne olursa olsun “Anneleri yaşasaydı da ben onları hiç görmesem de anne kanatları altında büyüselerdi.” diyeceğine inanıyorum… Bilmiyorum, belki bu benim zannım. Yine de böyle olacağına kuvvetle inanıyorum.

Boşanmak üzere olanlar, “İlle de boşanmam lazım!” diyenler, önce boşanmamanın yollarını arayın. Eğer yardım aldınız ve yine de olmadıysa, ayrı yaşayan ama birbirlerinin varlıklarına tahammülü olmayan düşmanlar olmaktan başka yollar da var...

Ayrılsanız da çocuklarınızı annelerinden/babalarından ayırmayın. Anneleri/babaları hakkında kötü konuşmayın ve konuşulmasına izin vermeyin...

Eğer çocuğunuz bebekse, mutlaka annesinde kalsın. Kendi anneniz bile olsa, bir bebeğe kendi annesinden daha iyi bakabilecek kimse yoktur. Annesinden ayırarak kendi çocuğunuza en büyük kötülüğü siz yapmayın...

Eğer siz bir anneyseniz, babası ne kadar sizin için iyi bir eş olamadıysa da çocuğunuzun babası olduğunu unutmayın ve çocuğunuzu babasından ayırmayın. Kendinize bağlayarak onun hayatla bağını, babasıyla bağını kopararak yok etmeyin. Bir çocuk için babayla kurulan bağ, dış dünyayla kurulan bağın ilk denemesidir. Bu bağ yoksa, dış dünyayla da bağ kurulamaz...

Bir de çocuklarıyla bağını evlilikle birlikte bitiren anne-babalar var. Onları ayrıca konuşuruz. Ama eşinden ayrılıp çocuğundan ayrılmak istemeyenlerin mutlaka ama mutlaka bir yol bulmaları lazımdır ki yıllar önce çektirilen düğün fotoğraflarının yerini kan davaları almasın…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.