Eğitimde reform, eğiticilerin eğitilmesi ile başlar

Pedagog Dr. Adem GÜNEŞ

Önceki gün Twitter’da bir mesaj gördüm. Aktif Eğitim Sendikası Başkanı Osman Bahçe göndermiş. Mesaj aynen şöyle:

"ÖSYM’nin son verilerine göre, YGS’de yaklaşık 900 bin öğrenci Fen, 420 bin kişi Matematik, 85 bin kişi Sosyal ve 5 bin kişi Türkçe sınavdan ‘sıfır’ çekti."

Okuyunca canım sıkıldı.

Zaten YGS’ye giren öğrenci sayısı 1 milyon 100 bin. 900 bini matematikten hiç soru çözemedi ise biz hangi eğitimden bahsediyoruz Allah aşkına!

Siz çocuğu alın, ilkokuldan liseye kadar 12 sene boyunca sabah akşam eğitin, 12. senenin sonunda 1 tane bile matematik sorusu çözemesin…

Kimse kusura bakmasın, suç çocuklarda değil; hem de hiç değil. Ülkemiz çocukları eğitim suçlusu değil, eğitim mağduru.

Gidip görüyorum, dünyanın değişik ülkelerinde eğitim sistemlerini inceliyorum. Çocukları gözlemliyorum.

Kimse bana "Türkiyeli çocukların ırka dayalı bir zekâ problemi olduğu için 12 sene eğitim aldığı hâlde yine de 1 tane dahi matematik sorusu çözemiyor" dedirtemez. Ülkemiz çocuklarının yaşadığı bu trajedi eğitim planlayıcılarının suçu.

Biliyorum bu konuda söylenmedik söz kalmadı; yazarı, çizeri, sosyoloğu, pedagoğu her yıl sınav sonuçları açıklandığında "yahu yazık oluyor ülkemiz çocuklarına, eğitim sistemimiz hatalı" diyor ama nafile…

Yine biliyorum benim buradaki satırlarım da kimsenin umurunda olmayacak; ama yurtdışındaki çocukların eğitimlerini gördükçe, Amerika’daki, Hollanda’daki, Danimarka’daki çocukların nasıl keyiflice eğitildiklerini izledikçe ülkemiz çocukları adına boğazım düğümleniyor, bir şeyler söylemek istiyorum.

Bir eğitim reformu için şu üç husus yeniden yapılandırılmalıdır:

1- Eğiticinin Eğitimi: Eğitimciler, göstermelik bir pedagojik formasyon ile değil, bir pedagog kadar çocuk ruh sağlığını bilecek donanıma eriştirilmelidir. Bu beş yıl mı sürer, Danimarka’daki gibi on yıl mı bilinmez; ama ilk hedef eğiticinin eğitilmesi olmalıdır. Düşünün, ülkemizde hâlâ, yazısı çirkin diye çocuğun defterini yırtıp çöpe atan eğiticiler var. Ya da ödevini yapmadı diye çocuğu teneffüse çıkartmayan, yaramazlık yaptı diye defterine on kere, yüz kere, bin kere "özür dilerim öğretmenim" diye yazdıran öğretmenler var. Veya yine düşünün, zaten hapishane koridoru gibi sesin yankı yaptığı koridorlarda çocukların koşmasına, cıvıldamasına tahammül edemeyip "oğluuummmm" diye bağıran, çocuğun arkasından tekme savuran eğiticiler varsa orada eğitim olur mu rica ederim siz söyleyin… Eğiticiler, çocuk psikolojisi konusunda eğitilmedikçe, hangi reformu yaparsanız yapın hiçbir şey değişmez.

2- Gerçekçi Müfredat: Acaba, eğitim planlayıcıları, tek tip bir müfredat ile bu kadar büyük bir ülkenin eğitim sistemini yönetebileceklerine kendileri inanıyor mu? Falanca tarihte filanca bölüme kadar konular bitmiş olacak denilirken, Hakkâri ile İstanbul’daki öğrencilerin aynı şartlar altında eğitim aldıklarını mı düşünüyorlar da tek tip müfredat uygulamakta ısrar ediyorlar? Hâlbuki modern eğitim sistemlerinde süreç değil, sonuç önemlidir. Örneğin, ilkokul üçüncü sınıfa kadar çocuk matematikte dört işlemi öğrenmeli diye hedef koyarsınız, okul bunu nasıl başaracak karışmazsınız. Sonuca erişmek için nasıl bir süreç işleyeceğini öğretmen karar vermelidir. Öğretmen, geniş bir zaman dilimi içinde kendi öğrencileri ile kimi zaman bahçede, kimi zaman parkta, her türlü ortamda öğrencilerine kendi planladığı dersleri anlatmalıdır. Eğiticinin işine çok karışmak, eğitimde kaos oluşturur.

3- Basamaklı Öğrenim: Ülkemiz eğitim sisteminde, "spiral öğrenme" yöntemi kullanılıyor. Yani öğrenci birinci sınıfta bir konu işliyor, konu enine boyuna tamamlanmadan bir sonraki konuya geçiliyor. Yarım kalan konu, zaten bir üst sınıfta yine tekrar edileceği için, döne döne her yıl benzer konularda öğrenciler bir kez daha, bir kez daha aynı konuyu tekrar ediyorlar. Böylece çok tekrar edildikçe daha iyi öğrenilir zannediliyor. Bir konu dört dörtlük öğrenilmeden bir sonraki konuya geçilirse, kişi kendini "yetersiz" hisseder. Tamamlayamadığı konu onun için "öğrenemediği" konuya dönüşür. Dön dolaş aynı şeyleri dinle, ama hiçbir zaman tam öğreneme… Hâlbuki bir önceki öğrenme tamamlanmadan bir sonraki konuya geçilmemelidir. Buna basamaklı öğrenme denir.

Amerika’yı tekrar keşfedelim demiyorum; izah ettiğim bu üç madde modern eğitim sisteminin üç sacayağıdır. Bu ayaklar yere sağlamca basmadan eğitimde reform yapamazsınız.

Bizden geçti biliyorum, zira bu reformlar, bugün başlanılsa bile en az on yıla ihtiyaç var... Ama olsun, ülkemiz çocuklarının içine düşürüldüğü bu trajedi bir gün son bulacaksa, on yıla da değer, yirmi yıla da...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.