Asya ile Avrupa kıtalarının birbirine en çok yaklaştığı yerde bulunan Anadolu, kendisini çevreleyen deniz ve boğazlar ile elverişli iklimi sayesinde Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi pek çok köklü devletin kuruluş sahası olmuştur.
Anadolu toprakları Doğu ile Batı arasındaki ticaretin en önemli güzergâhlarından biriydi. Osmanlı Devleti’nin yeni çağlara kadar en büyük ekonomik kaynağı olan bu ticaret yolları, aynı zamanda Anadolu’nun jeopolitik açıdan öneminin daha da artmasını sağlamıştır. Coğrafi Keşiflerle Batılı devletlerin Doğu’daki ticaret merkezlerine deniz yoluyla ulaşabilecekleri yeni bir güzergâh bulmaları Osmanlı’nın elinde tuttuğu transit ticareti olumsuz yönde etkilemiş ve bu yollar zaman içerisinde jeopolitik önemini yitirmeye başlamıştır.
Türkiye’nin jeopolitik öneminin farkında olan Batılı devletler, I. Dünya Savaşı’nda Anadolu’yu ele geçirmek istemiş, fakat vatansever Türk halkının verdiği mücadele ile Çanakkale’de bozguna uğratılmıştır.
Coğrafi Keşiflerle başlayan ekonomik ve siyasi çöküşle 20. yüzyılın başlarında yıkılan Osmanlı Devleti’nin yerine Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. II. Dünya Savaşı’yla beraber dünyada ekonomik, sosyal ve politik dengeleri değiştiren pek çok olay meydana gelmiştir.
Türkiye, sahip olduğu boğazlar vasıtasıyla Karadeniz’den Akdeniz’e doğru yapılan ticarette kilit bir noktada bulunmaktadır. Önemli doğal gaz üreticilerinden olan Rusya da bu kaynakların büyük bir bölümünü Türkiye üzerinden dış pazara göndermektedir. Askerî açıdan güçlü olan Türkiye bölgesel barışı ve güvenliği sağlamak amacıyla BM ve NATO gibi örgütlere de üyedir. Ülkemizin genç ve dinamik nüfusu, gelişen ekonomisi ile sahip olduğu doğal ve beşerî özellikleri jeopolitik konumunda belirleyici rol oynar.