Güçlü kadın ve ailede güç dengesi

Sema MARAŞLI

Tek ve mutlak güç sahibi olan Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…

İnsan olarak hepimiz aciziz. En güçlü insan Allah’ a teslim olan insandır. Gücün karşısında teslimiyet olursa bütünlük oluşur. Güç ile savaşan kaybeder. Müslüman teslim olan demektir.

“Ben güçlü bir insanım” dese biri benim aklıma ilk “Hakkın tokadını bekliyor galiba” düşüncesi gelir.

İnsan tümden güçlü olabilen bir varlık değil. Bazı konularda başka insanlara üstünlükleri olabilir bazı konularda zayıflıkları.

Allah (c.c) kadın ve erkeğe farklı konularda üstünlükler verdiğini bildiriyor bize Kur’an-ı Kerimde. (Nisa suresi 32) Kadın ve erkeğin fiziksel ve psikolojik farklılıkları iki tarafın güçlü yanlarıdır. Şefkat ve teslimiyet kadınların güçlü yanı iken liderlik ve başarı da erkeğin güçlü yanıdır. İkisi bütünleştiğinde bir denge ortaya çıkar ve ailede güç dengesi ancak böyle kurulur.

Cinsiyet özelliklerimiz yanında bir de karakter farklılıklarımız var elbette. Bir kadın liderlik vasıflarına sahip olabilir ya da bir erkek yumuşak huylu olduğu için yönetmek hevesi olmayabilir. İşte burada dinimizin emirleri bizi hizaya koymalı. Kadın liderlik vasıflarını evinin dışında kullanmalı, eşine reis olmaya çocuklarına baba olmaya çalışmamalı. Çünkü evin reisi Allah tarafından erkek olarak tayin edilmiş. (Nisa suresi 34) Erkek de sorumluluktan kaçarak reisliği karısına bırakmamalı.

İş yerinde patron yumuşak huylu diye bu kimseye saygısızlık etme hakkı vermez. Bunun tam tersi de yani patronun da iş yerinde bir düzen sağlamaması “ne haliniz varsa görün” deyip kendi sorumluluklarını yerine getirmemesi de “o yumuşak huylu biri” diyerek kimse tarafından mazur görülmez. Ona beceriksizlik ve yetersizlik denir.

Erkeğin yumuşak huylu olması evinde reis olmasına engel değildir. Yeter ki Allah’ın verdiği bu görevin şuurunda olsun ve karısından korkmasın. Adalet ve şefkatle hareket etsin.

Kadının liderlik vasıflarına sahip olması da kocasına teslim olmamasına ve ona patronluk etmesine mazeret olmaz.

Her erkek ailesinin liderliğini yapma potansiyeli ile doğar fakat çocukken kendi ailesinin yanlış tutumları ile bu özelliği törpülenmiş olabilir. Fakat erkek farkındalık oluşturarak liderlik vasıflarını ortaya çıkarabilir zaten fıtratında var.

Şimdi gelelim güçlü kadın mevzuna. Mal, mülk, para, pul, meslek, beceri, bilgi, zeka bunlar gerçekte güç değildir. Toplum bunlara güç atfetmiştir. Güç, insanın bunlara sahip olmasında değildir. Çünkü bunlar nefsi azgınlığa sevk edecek imtihan sebepleridir.

“Güçlü insan” nefsinin dizginlerini eline almış, nefsini terbiye edebilmiş insandır. Yoksa Allah’ın verdiği nimetlerle şımaran ve bu nimetleri kötüye kullanan değildir.

Güç kişinin duruşundadır. Güç erkeğin erkekçe duruşunda, kadının kadınca duruşundadır. İki tarafın birbirine benzememesindedir.

Güç, kişi tarafından dillendirilen bir şey olduğunda çirkinleşir ve yanlış anlaşılabilir.

Bir erkek “Ben güçlü bir erkeğim” dese evlilik problemlerini anlatırken ne düşünürsünüz? Önce herhalde “Güçlüyüm” derken neyi kast ediyor?” diye düşünürsünüz. Zira insan tümden güçlü olan bir varlık değildir. “Güçlüyüm” derken maddi gücünü mu kast ediyor, karısı karşısında güçlü bir duruş sergilediğini mi, yoksa cinsi gücünü mü, yoksa karısına kötü ve sert davranıyor da bunu güç vurgusu ile örtemeye mi kalkıyor, gibi pek çok soru akla gelebilir.

Ayrıca acaba tam tersi bir durum mu var “karısının karşısında kendini yetersiz mi hissediyor da güçlü olduğunu vurgulama ihtiyacı duyuyor” diye de düşünülebilir. Ya da ne “Ne görgüsüz adam gücü ile övünüyor” diye insanda olumsuz bir duygu uyandırabilir.

Toplumun güç atfettiği şeyler üzerinden erkeğe güç vurgusu daha çok yakışırken bunun dillendirilmesi hoşa gitmiyor, Fakat bunun tam tersi kadınlar tarafından sürekli dillendiriliyor. “Ben güçlü bir kadınım” sözünü kadınlar övünerek söylüyorlar. Kimse de kadınlara “Ayıp ya! Bu ne had bilmezlik bu ne görgüsüzlük sürekli güç vurgusu yapıyorsunuz.” demiyor. Zira medya sürekli “Güçlü kadınlar” vurgusunu yaptığı için bu “güç görgüsüzlüğü” normalleşmiş durumda.

Feminist ve kapitalist sistem kadınlara güç vurgusu yaparak onların yüklerini artırmaya çalışıyor. Kadınlarda altından kalkamadıkları yüklerin acısını kocalarına ve topluma yönlendiriyorlar.

Tekrar üzerini çizeyim: Kadınların mal, mülk, para, meslek, kariyer, zeka ve bazı becerilere sahip olmasında değil problem. Bunlar hem imtihandır hem nimettir. Bunlar mutluluk ve mutsuzluk sebebi de değildir. İş yerinde müdür, patron olup eve gelip kocasına patronluk taslamayan saliha itaatkar eş olan hanımlar da var. Yeter ki bu konuda farkındalık geliştirmiş olsun.

Problem şu ki kadınların bunlarla kendine bir güç atfederek erkekleri yönetmeye çalışması. Bu kendine de zarar, aileye de zarar, topluma da zarar.

Zira kadın güçlü olduğu zannı ile hareket ettiğinde erkeğin sorumluluklarını da üstleniyor, erkeği pasifleştiriyor. Ailede çocuklarla ilgili kararları kadınlar alıyor. Eve ne alınıp satılacak, kim gelecek kime gidilecek, kimlerle görüşülecek gibi pek çok kararı kadınlar erkeklere dayatıyor. Çünkü kendini güçlü diye tanımlayan yada öyle inanan kadınlar neredeyse her konuda en iyisini kendilerin bildiğinden eminler.

Kocalarına en kıytırık önemsiz şeyleri bile güvenmiyor her konuda kendi dediği olsun istiyorlar. Kendi güçlerini artırmak adına adamın güçlerini sömürüyorlar ve sonra da o adamdan sevgi bekliyorlar şefkat bekliyorlar. Adamın sorumluluklarını üstlenip onu güçsüzleştirip sonrada “ben fedakarlık ettim, kıymetim bilinmiyor” diye sızlanmaya kimsenin hakkı yok. Kadınların kontrolü ele almalarının altındaki bir sebepte kader inançları ile ilgili sıkıntı yaşamaları, kısmete rızalarının olamaması her şeyi kendi istedikleri gibi yapma ve yaşama arzuları da etkili oluyor.

Tabii bu arada erkeğin de sorumlulukları kadına bırakmaması lazım o da ayrı problem. Bu konu ile de ilgili yazmıştım ve inşallah yazmaya da devam edeceğim.

Bu bağlamda son yazım “Güçlü Kadında Sevgi Açlığı” yazım, bazı güçlü kadınları kızdırdı. Sanki ben “Erkekler, güçlü kadınları sevmeyin” diye bir çağrıda bulunmuşum da bu yüzden kocalarından sevgi göremeyecekler. Oysa ben sadece bir gerçeğe dikkat çektim. Dini ve bilimsel kaynaklarda bu gerçeği söylüyor. Pek çok Batılı da boşanmalar da en büyük etkenin günümüzde kadın ve erkek arasında güç çatışması olduğunu söylüyor.

“Güçlü kadın” vurgusu üzerinden kadını yüceleştirilirken erkeğin konumu konuşulmuyor. “Güçlü kadın” karşısında erkek ya evde reisliği kadına bırakıp ona teslim oluyor bir köşede mobilya gibi yaşamaya razı oluyor ya kadına teslim olmaya karşı çıkıyor bir ömür güç çatışmaları içinde birbirlerini tüketiyorlar ya da erkek öcünü kadını aldatarak çıkarmak gibi sinsi ve günah yollarına başvuruyor ya da ayrılmak istiyor. Velhasıl güçlü kadın karşısında erkeğin de kadının da pek iç açıcı bir durumu yok. Zira iki güç her zaman çatışır. Erkeğin kadına teslimiyeti fıtrata uygun değil. Allah gücü erkeği teslimiyeti kadına yakıştırmış. Gücün karşısında gönüllü teslimiyet ikisini kaynaştırır, yakınlaştırır ve birbirinde eritir.

Bazılarının itirazı ise ailede rollerin konuşulması üzerine. Kavvam, itaat, saliha eş gibi kavramların konuşulmasından yanlış anlaşılmasından rahatsız olanlar var. Dilimizde bu kavramların kullanımı ile ilgili kadın ve erkeklerin yanlış anladığı ile ilgili kaygı duyanlar var.

Bunun çözümü Kur’an-i kavramları görmezden gelmek ve yok saymak değildir. Doğru anlaşılana kadar konuşmaktır, doğrusunu dilimize yerleştirmektir. “Güçlü kadın” kavramı nasıl dilimize yerleşti ise biz de “Saliha kadın” kavramını yerleştirmek için uğraşmalıyız.

Ve “Kavvam” kavramını da tabii ki de. Ailenin temeli olan bu iki kavramı bol bol konuşmalı, tartışmalı, yazmalı ve dillendirmeliyiz ki zihnimize işlesin, toplam geneline yaygınlaşsın. Erkek sorumluluk üstelenmeden reis olamayacağını bilsin reisliği evde hava atıp kadını incitmek zulmetmek için kullanmasın; kadın da eşine itaatkar ve Saliha bir eş olmak için elinden gelen gayreti göstersin. Kur’an-ı Kerimi hayat rehberimiz yapalım. İşimize gelmeyen yerde rehberi arkamıza alırsak mutluluk yolunu bulamayız.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.