Hoşgörü ve Eğitim

Hasan GÜNEŞ

Öğrencide hoşgörünün gelişmesi birçok etkene bağlıdır. Aile içi iletişim bunların başında geliyor. Aile içi iletişim ana-babadan çocuğa; çocuktan ana babaya çift yönlü bir iletişimi gerektirmektedir. Yine çevresine karşı hoşgörü duygularını besleyen anne- baba yine hoşgörülü çocuklar yetiştirebilir.

Diğer taraftan, sınıfta yaratılan iklim çocukta hoşgörünün gelişmesinde önem taşıyor. Bu sınıf ikliminin koşulları, işbirliği, özgürlük, adalettir. Bu iklimi sağlayacak kişi ise öğretmenin kendisidir.

Yine, medya öğrencilerde tutum ve davranış geliştirmede önem taşıyor. Ancak özellikle televizyon değil hoşgörüyü arttırmak, hoşgörüsüzlüğü aşılıyor, çocuklara. Şiddet ağırlıklı proğramlar bu anlayışın gelişmesinde etkili oluyor.

Aslında, psikolojik açıdan bakıldığında, herkesin birbirine hoşgörüyle bakması gerekiyor. Psikiyatrist Freud’a göre insan kişiliğinin 0-6 yaş arasında oluştuğunu söylüyor. Böylece, bir insanın geçmişe dönük olarak kişiliğini etkilemesi mümkün olmadığına göre herkes hoşgörülü davranmak durumundadır.

Öğrenciye düşünmeyi öğretmek, empati kurmayı öğretmek, iletişim kanallarını açık tutmak, öğrenciler arasında çatışmaları çözmek, hoşgörüyü arttırıcı etkenler arasındadır.

Yine, hoşgörü için öğrencilerin öz güvenlerini ve öz saygılarını yükseltmeleri için sınıf içi etkinliklere aktif katılımı sağlanabilir. Öğrencilerde, yine hoşgörü anlayışının gelişmesi için düşüncelerini özgürce ifade etmeleri için fırsat tanınabilir.

Diğer taraftan, hoşgörü için önem arz eden empati önem arz ediyor. Kuşkusuz empatinin temeli hayatın ilk yıllarında atılıyor. Annenin çocuğuna gösterdiği sevgi dolu ilgi, çocuğunda çevresine şefkat ve ilgi göstermesine sağlıyor.

Yine, ebeveynlerin ve eğitimcilerin çevresine empati göstermeleri çocuk ve genç için bir model olabilir.

Özgüvenin hoşgörüyle yakında ilgisi bulunuyor. Çocukların özgüvenlerinin geliştirilmesi anne babaları tarafından sevilmesi, onlara sorumluluk verilmesi, gerektiğinde onlara güven verildiğinin hissettirilmesi ile ilişkisi de bulunmaktadır.

Kuşkusuz, çocuğun edindiği hoşgörünün politikayla da ilgisi bulunuyor. Özellikle, demokratik yönetim olan ülkelerde konunun önemi daha da iyi anlaşılmaktadır. Oysa, toplumumuzda farklı olana karşı hoşgörü eksikliği ve tepki yönünde güçlü bir eğilimin varlığı inkar edilemez.

Oysa, farklılıkların bir kültürel zenginlik kaynağı sayılması, farklı hayat tarzlarının herkesçe kabullenebilmesi ve saygı görmesi, etkili bir demokratik hayatın vazgeçilmez koşuludur. Bu gerçeğin anlaşılması, başta siyasal liderlere, ailelere, eğitimcilere, sivil toplum kuruluşlarına, yöneticilere, tüm kanaat önderlerine sorumluluklar yüklemektedir.    

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.