Hz. Muhammed Veda Hutbesi’nde, “Ey insanlar! Sözlerimi dikkatle dinleyiniz. Çünkü bu seneden sonra bir daha sizinle burada buluşup buluşamayacağımı bilmiyorum.” diyordu. Peygamberimiz hacdan döndüğünde rahatsızlandı. Bir süre sonra mescide gidemez oldu ve namazı Hz. Ebu Bekir’in (r.a.) kıldırmasını istedi.
Hastalığı giderek ağırlaşan Peygamberimiz, 63 yaşında iken 8 Haziran 632 tarihinde vefat etti. Hz. Peygamberimizi çok seven Müslümanlar, onun vefatından büyük üzüntü duydular ve vefat ettiğine inanamadılar. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir (r.a.) onlara, Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah'a hiçbir zarar veremez. Allah, şükredenleri mükafatlandıracaktır (Ali imran suresi 144) ayetini okudu.
Peygamberimizin de bir insan olduğunu ve her canlı gibi onun da ölümü tattığını anlattı. Hz. Ebu Bekir’in (r.a.) bu konuşması üzerine Müslümanlar sakinleşti.
Resulullah'ın cenazesi Hz. Ali (r.a.) tarafından yıkandı ve kefenlendi. Daha sonra cenaze namazı kılınarak Mescid-i Nebi’nin yanında vefat ettiği odaya defnedildi. Peygamberimizin kabrine çiçekli cennet bahçesi anlamına gelen “Ravza-i Mutahhara” denir.