Osmanlı Devleti’nde vergi almaya “cevaz” veren, yani vergiyi haklı kılan, hukuki dayanak, özellikle 1839 Tanzimat Fermanı’nın ilanına kadarki dönemde İslam hukuku, yani “şeriat” idi. Bu düşünüşle alınan “şer’i vergiler” (tekalif-i şer’iye) Devlet harcamalarının esas kaynağını oluşturuyordu. Bununla birlikte, “Şer’i vergiler”in (tekalif-i şer’iye) yeterli olmadığı hallerde de, şer’i hükümlerle ters düşmemek üzere, Padişahın vergilendirme yetkisine dayanarak koyduğu ve örf ve adete dayanan çok sayıda “örfi vergiler” (tekalif-i örfiye) söz konusu idi.
Tanzimat döneminde vergi sistemi basitleştirilmiş, uygulanan çok sayıda hasılat ve resim türünün tamamı kaldırılarak, şer’i vergiler‘den (tekalif-i şer’iye) sadece üçü, zirai ürünlerden onda bir oranında öşür, hayvanlardan (koyundan) ağnam vergisi ve müslüman olmayan halktan alınan cizye yürürlükte bırakılmıştır. Ayrıca, mevcut aynî yükümlülüklerle angaryalar da kaldırılmıştır.