Siber savaş hattı

Aydın UZKAN

Teknoloji baş döndürücü bir hızla ilerlerken savaşlarda bundan nasibini alıyor. Teknolojik gelişmeler savaşların etki alanıyla birlikte şeklini de değiştiriyor. Sıcak savaşlar yerini, teknolojinin saldırı ve savunma amaçlı olarak  kullanıldığı siber savaşlara bırakıyor. Ulusal ve uluslararası güvenlik açısından en tartışılan kavramlardan biri olan siber savaş,  maliyet ve zaman giderini en aza indirerek konvansiyonel operasyonların yerini almaya başlıyor.

  Siber savaş , bilgi ve iletişim sistemlerini kullanarak devleti off duruma getirip hayatı felç etmeye yönelik  organize bir şekilde gerçekleştirilen saldırılardır . Birleşmiş Milletler Terimler Sözlüğü’nde, siber savaş (cyber war) bilgi savaşı (information warfare) ile birlikte aynı anlamda, “bilgisayar sistemlerinin düşman sistemlerine zarar vermek veya yok etmek maksadıyla kullanıldığı savaş tipidir” şeklinde tanımlanmaktadır (1)

 Bilgisayar ve iletişim sistemlerinin yoğun olarak kullanıldığı, dünyanın damarları olarak nitelenen internete bağlı bir yaşamın sürdüğü günümüzde bu konu, herkesi ilgilendirmektedir. Neredeyse her evde akıllı eşyaların  oluşturduğu siber alanların olması ve mobil teknolojilerin yaygınlaşması bu saldırıların kapsamını daha da genişletmektedir. Siber savaş, günlük yaşamdan ekonomiye, alt yapıdan siyasal kurumlara ve  silahlı kuvvetlere kadar uzanan geniş coğrafyada tehdit olabilmektedir.

 Bilişim sistemlerine olan bağımlılıklar düşünüldüğünde, sistemli bir siber savaşta bir ülkeye çok ciddi darbeler vurulabilmektedir. Kara, deniz hava ve uzaydan sonra beşinci savaş alanı olarak belirlenen bu yeni nesil saldırılar daha çok politik, askeri ve ekonomik amaçlarla yapılmaktadır. Sadece enformatik değil fiziki tahribatta verilmektedir. Adeta Işık hızında gerçekleşerek hedefteki ülkeyi bir anda felç edebilmektedir. Analistler, Çin’in, internet üzerinden birbirine bağlı federal ağlarda ,ulusal elektrik hizmetlerinin çökertilmesi gibi hayatı felç edebilecek  teknolojiye şimdiden ulaştığına inanmaktadır.

 Giderek yaygınlaşan  ve asimetrik olarak genişleyen siber savaşlarda  düşmanlar, kendilerini gizleyerek, etkileri çok büyük eylemler gerçekleştirebilmektedir. Amerika, Çin, Rusya İsrail ve birkaç Avrupa ülkesinin başını çektiği siber savaş ülkelerinde hemen her gün bu tür saldırılar düzenlenmektedir. Bu saldırılarda zayıf noktaların keşfedilmekte ve bu noktaları kullanarak ne kadar zarar verilebileceği test edilmektedir. Siber savaşların devletler arasındaki esas amacı casusluktur. Gizli bilgiler ele geçirilerek politik, ekonomik ve askeri avantaj elde edilmek istenmektedir. Sabotaj faaliyetleri ile de enerji ve  iletişim birimlerinin çökertilmesi hedeflenmektedir

 Siber savaşlarda  kimi ülkeler savunma ve saldırı timleri oluştururken kimileri de taşeron hackerler kullanmaktadır. Bu iş fantazi olmaktan çıkmıştır artık. Sessizce başlayıp ürkütücü sonuçlara doğru ilerlemektedir. Doğası gereği  bir savaş alanına gereksinim duymadığından anında küresel  kimliğe dönüşebilmektedir. Böyle düşünceler kıyamet tarzı senaryolar gibi gözükse de strateji düşünürü Bachman Turner’ın siber savaşla ilgili olarak; “Daha bir şey görmediniz’’ sözünü yabana atmamak gerekir.

 Siber savaşların vuruş açıları öyle zengindir ki, insansız hava uçaklarının on bin kilometre öteden kontrol edildiği bir zamanda, hava kontrol sistemleri ele geçirilerek uçakların havada çarpışması sağlanabilir. Sinyalizasyon sistemlerine girilerek metro ve tren hatlarındaki büyük kazalar oluşturulabilir. İnternetin sınır tanımadığı dünyada bilgisayar sistemlerine ait yazılım ve programlar gerektiğinde bir silaha dönüştürülebilir. Resmi kurumların bünyesindeki sistemlere girilip en mahrem bilgiler çalınarak şantajlar gerçekleştirilebilir. Bundan birkaç sene önce Türkiye de Milli Eğitim Bakanlığının 700 bine yakın öğretmenine ait kayıtların tutulduğu, mal varlığından sendika bilgilerine kadar tüm özlüğün kayıt edildiği,  İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri Yönetim Bilgi Sistemi  (İLSİS)’in siber saldırıya uğradığı bilgisi yayılmıştı. Öğretmenlerin isim, soy isim, T.C. kimlik no ve okul isimlerinin bulunduğu bilgileri ünlü paylaşım sitesi Rapidshare’de paylaşıma açıldığı da söylenmiş,  ardından MEB soruşturma başlatmıştı.

 Siber savaşların yol açabileceği etkiler elbette bunlarla sınırlı değil. Bombardıman anında savaş uçaklarına erişim engellenerek operasyonlar etkisiz hale getirilebilir. Helikopterler düşürülüp , beyinli otomobillere çok uzaklardan müdahale edilebilir. Hatta bir çok  güvenlik uzmanına göre çeşitli yazılımlar kullanılarak sürüş esnasında kliması ve radyosuna kadar otomobillerin tüm elektronik sistemleri  kontrol etmek mümkündür. (En umulmadık yerlerde umulmadık kazaların olması bu yönden düşünülmesi gereken bir konudur.) Ayrıca ülkelerin bel kemiklerinden olan elektronik bankacılık çeşitli yollarla felç edilerek ekonomiye ağır darbeler aldırılabilir. Bankaların içi boşaltıla bilir. Kimya tesisleri yönlendirilerek atmosfere zehirli gazların salınması sonucu dünya global bir tehlikeyle karşı karşıya kalabilir. Sahip olunması gereken, birkaç satır yazılım komutu iken ,teoride bile böyle bir senaryo ile ülkeyi tamamen yaşanılamaz bir noktaya getirmek hiçte zor değildir.”

  İsrail başbakanı Benjamin Netenyahu’nun siber güvenlik danışmanı Isaac Ben - İsrail ‘’Siber savaşlar konvansiyonel savaşlardaki gibi bir etki verebilecek güçtedir. Bir ülkeyi vurmak istiyorsanız o ülkenin enerji ve su kaynaklarına karşı siber ataklar düzenlemek gerekmektedir. Siber teknoloji bunu tek kurşun kullanmadan yapabilme yeteneğine sahiptir ‘’ demektedir.(2) Bu sebepten dolayı ABD Savunma Bakanlığı ülkenin füze sistemlerine, enerji boru hatlarına ve iletişim merkezlerine yapılan siber saldırıları savaş sebebi saymış ve saldırıya klasik savaş unsurlarıyla karşılık verileceğini belirtmiştir.

 

  Devletler arası siber savaş çağına girildiği günümüzde, devletler siber savaş sahasında siber ortamın güvenliğini sağlamak ve  bu alanı kullanarak düşmanı etkisiz hale getirmek amacıyla  önemli çalışmalar yürütmektedirler. Artık ordularda  dahi siber tugaylar  yer almaya başlamıştır. Bu  kapsamda Türkiye de 2012 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde Siber Savunma Merkezi Başkanlığı kurulmuştur. Ülke içinde bir çok kamu kurumları ile koordineli olarak faaliyetlerini yürüten TSK Siber Savunma Merkezi Başkanlığı, uluslar arası arenada NATO ile eşgüdüm içinde görevini sürdürmektedir.

  Milli Güvenlik Kurulunun 27 Ekim 2010 tarihli bildirisinde "Siber tehdidin global düzeyde ulaştığı boyut ve bu tehdidin ulusal güvenliğe etkileri kapsamlı surette ele alınmıştır. Bu bağlamda, siber tehdidin engellenebilmesi açısından milli düzeyde yürütülen çalışmalar değerlendirilmiştir." denmiştir.(3) Ardından ulusal düzeyde Siber Güvenlik Çalıştayları düzenlenerek  siber güvenliğe ilişkin  çalışmalar arttırılmaya başlanmıştır.

  "Siber Güvenlik" konusundaki açıkların tamamen milli imkanlarla kapatılmasını sağlayacak olan ve 2016 yılında bitmesi planlanan "MİLAT" projesi de bunlardan biridir. Proje TSK personeli tarafından kullanılan telefon, telsiz, bilgisayar, tablet gibi bilişim amacıyla kullanılan tüm sistemlerde siber güvenlik yeteneklerini üst seviyeye taşımayı amaçlamaktadır. Proje tamamlandığında TSK kendine yönelik tehdit ve olası tehditleri izleme ve ağ güvenliği konusunda önlem alma alanında bir  üst seviye çıkmış olacaktır.

  Dünyada ise siber savaşlara karşı  önlem telaşına düşen devletler daha büyük atılımlar yapmışlardır. Öyle ki ,her devletin siber saldırılardan kendilerini koruma kapasitesi, sahip olduğu teknolojik üstünlüğe göre değişmektedir ‘’İngiltere Kasım 2011'de ‘’The UK Cyber Security Strattegy: Protecting and promoting the UK in a digital world’’ isimli siber güvenlik belgesini ortaya koymuştur. Bu kapsamda siber güvenlik için 2009-2013 yılları arasında 650 milyon Sterlin bütçe ayrılmıştır.’’ (4) Kuzey Kore Üniversitesi'nde her yıl siber savaş operasyonlarını yönetecek 120 öğrenci eğitilmektedir. Rusya, 2001 yılında  Voronezh Askeri Telsiz-Elektrik Elektronik Enstitüsü kurarak profesyonel siber korsanlık eğitimi vermeye başlamıştır. İran ise ”Dünya’nın en büyük ikinci siber ordusu ” nu kurma iddiasındadır.

  1990’daki Körfez Savaşı’ndan sonra Çin siber savaşın öneminin farkına vardı ve hızla ordusunu küçültüp yeni teknolojilere yatırım yapmaya ve ABD’nin bu alandaki üstünlüğüne son vermek için hummalı bir faaliyet içine girdi. Çinliler geleneksel savaş donanımında ABD’nin çok gerisinde olduğunu biliyor, aradaki dengesizliği kendi lehlerine çevirmenin tek yolunun siber savaşta üstünlük sağlamak olduğunu anlıyorlardı. Bu tarihten sonra Çin, sivil hacker gruplar yarattı, kendi siber savunma sistemini güçlendirdi, siber savaş askeri birimleri kurdu ve ABD altyapı tesislerine mantık bombaları bırakmaya başladı. Aynı zamanda Microsoft’u Çin’de yasaklamakla tehdit ederek şirketin gizli işletim sistemi kodlarını aldı.(5)

  Kusurlu insanoğlunun ürettiği teknolojilerin kusursuz olamayacağından yola çıkılırsa siber savaş tehlikesinin boyutunun nereye varacağını kestirmek çok güçtür. Bu nedenle her ülke için bir tehdit unsuru olan siber savaşa karşı devletler , ulusal güvenliklerini sağlamak için Echelon tipi yapılanmalar başta olmak üzere, bu  tehlikelere karşı hazırlıklarını yapmak zorundadırlar. Önümüzdeki yıllarda bir ulusal güvenlik meselesi olacak bu alanda, güvenli siber kaleler tahkim etmek şarttır. Teknolojinin askeri gelişmeleri tetiklemesine paralel olarak bundan kaçınmak beyhudedir.

  1. United.Nations.Terms,https://unterm.un.org/dgaacs/unterm.nsf/WebView/ E996B25EA7D3B36E85256 B090056D806?OpenDocument
  2. bilgiguvenligi.gov.tr / Bâkır Emre
  3. MGK Basın Bildirisi / www.mgk.gov.tr
  4. wikipedia.org
  5. dunyalilar.org

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.