Taşköprü Seka'daki Salih'in Hikayesi

Ali CÖRE

(Salih'in gerçek kişilerle ilgisi yoktur, tamamen hayalidir)
Salih Taşköprü SEKA da çalışan şanslılardan biri. Ana babadan uzakta okumuş, yokluk içinde bir hayat sürmüş. Yazın inşaat, kışın okul. Çalışkan mı çalışkan.
Dünya işlerinden habersiz, kuru zevkli bir tip.. İnşaatlarda çalışırken ,içi gam kederle dolmuş. Sürekli vatan millet meselelerine kafa yormuş. Hizmet aşkıyla çalışmaya karar vermiş. Muhasebe departmanında göreve başlamış. Tam da ona göre bir iş.

Sadece kendisi olsa neyse, çevresindekileri de kendine benzetmeye çalışır. Teşvik eder, nutuklar atar,sohbetler ederdi.
Sanırsın fabrikanın zararı, ziyanı ona yazılacak.

Peki çevresindekiler? Onların meselesi, önceliği?
Çoğu mahalleden, okuldan, köyden arkadaş veya akraba. Onlarınki şen şakrak bir hayat.
Mesai bitsin okey masasını kuralım. Hafta sonu gelsin Seymenli'nin serin gölgelerinde buluşalım. Mükellef sofralar. Kebaplar, güveçler.
Öbür hafta Kuyluş Sahillerinde balık.
Karış karış ırmak boylarında sofra kurulmadık söğüt gölgesi bırakılmamış. Karacakaya Barajının hatırı da kırılmaz hani. Yaz gecelerinde,ay ışığında ne hoş olur orada ağ germek. Mehtapta yatıp uyumak. Sabah ağları toplayıp çuval dolusu balıkla mahalleye girmek.
Elmalı Bahçenin Beyaz Ev’ini de unutmamak gerek.

Kısacası arkadaşlarının dünyası ile Salih’in dünyası tamamen farklı. Peki Salih gibi düşünen başka yok mu? Var,var tabiki. Ama biz Salih’i tanıyoruz. Belki de onlar koyun ve bacak meselesi deyip geçiyorlar.

O yılarda Kendir Fabrikası da var ama SEKA başka. Yeni. Gözde. SEKA da çalışmak forslu. Garantili bir iş.

İşe başlayanların her türlü nasibi açılıyor, evini, arabasını alıyor ve erkenden evleniyorlar. Dostları, mahalle bakkalı, cami hocası bile el birliği ile baş göz ediyorlardı.
Hayat standartları iyiydi.
Modelli arabalara binerler, güzel evlerde otururlar. Kazandıkları para ile ilçe ekonomisine de çok önemli katkıda bulunurlar. Şimdiki gibi ilçeyi bırakıp şehirdeki marketlere, pazarlara gitmezlerdi.

Hidrolik direksiyonun yeni icad olduğu yıllardı. Doğanlar, Şahinler Tempralar, tipolar çok gözdeydi. (siz de hatırlarsınız) o zamanlar klima, radyo teyp yoktu sıfır arabalarda.Teypsiz arabaya binilir mi?
Söz gelimi biri yeni araba mı aldı? En yakın radyocunun önüne çeker,rica minnet radyo, teyp ve hoparlörü tamamlar. Oradan çelik jant ve lastikçide soluk alırdı. Uzaktan kumandalı alarm filan. Derken bir arabadan üç beş esnaf sebeplenir,çarşıya hareket gelirdi.V e bu o kadar yaygındı ki.
Bu arada Taşköprü’de yayılan o araba sevdasına, işcisi memuru da tutulmuş. Artık kendi aralarında almalar satmalar, takaslar. Gittikçe her sohbetin merkezine oturmuştu.

SEKA ile birlikte Kendir Fabrikasının çalışanları ilçedeki ticarete muazzam katkı sağlardı. Giyim kuşam, ev eşyası ve diğer ihtiyaçlarının çoğunu ilçe esnafı karşılar. Yemelerin, gezmelerin, fazlasıyla hakkını verirler. Çarşı pazarı şenlendirirlerdi. Esnafın yüzü güler, yağmasa da damlardı. Herkes ay sonunun gelmesini gözlerdi.

Pazartesi hafta sonunun mahmurluğu, yorgunluğu üzerlerine sinmiş vaziyette,yarı gönülsüz mesaiye başlanır. Ah çekerek yenilen kuzuların, kebapların muhabbetti yapılır.
Salih bu konuşmalardan çok rahatsız.Ona göre bu gidişat hiç te iyi değil.insanlar kıyısında dolaştıkları tehlikeyi fark etmiyorlardı.

“Nasıl kaytarma yapılır? Nasıl fişe basılmaz? Şefe nasıl kafa tutulur? Beğenilmeyen işten,zor görevlerden nasıl kurtulunur? Bölüm değiştirmek,iş değiştirmek her baba yiğidin kârı mıdır, değil midir" falan filan.Hem de bunlar kahve köşelerinde konuşulur olmuş.Olacak iş mi?

Salih’in gün geçtikçe rahatsızlığı artmakta ama çaresiz.
Başka Seka Fabrikasına tayin istemeyi bile düşünmüştür.Ama Taşköprü'yü de sevmiş buraya yerleşmeyi istiyor.

Her gün düğün evi gibi çalkalanan bu iş yerinde gittikçe yalnızlaşmış. Zevksiz ve neşesiz adamı arkadaşları kendilerine benzetememişler. "Bey" demişler olmamış, "Zali Abi" demişler yine olmamış.
Aslında salıverse kendi o akıntıya,o da dalsa serin sulara onlarla.

Bu adamdan yüz çevirmişlerdi ki,nasıl olduysa bir hafta sonu teklif yenilenmiş.Israr edilmiş.Yoksa güceneceklermiş.Salih de salıvermiş kendini o sulara.
Bir iki gidip gelmeler,yemeler içmeler.Alışmış ortama.
Derken yeni arabasıyla hayatı yaşamaya başlamış.
Araba sevdası ona da bulaşmış.Metalik yeşil.Çelik jant.Hidrolik direksiyon.Ne ararsan hepsi onda.Gıcır gıcır Doğan SLX'i çekivermiş altına.
Hanımı biraz dır dır etmiş.”Hani biriktirdiğimiz parayla ev,arsa” dediyse de engel olamamış.Ee zaten o zamanlar araba da iyi pirim yapıyor.Günü geldiğinde arabayı verirler arsa alırlar.Biraz tadını çıkarsınlar hayatın.Hanımı da almış yanına. Yaşamayı hayatı fark etmiş.
Arkadaşlarıyla birlikte Kuyluş Sahillerinin tutkunu, Salon 84 ün müdavimi olmuş.Ne dert ne tasa kalmış.
Arada Beyaz Eve de uğrar olmuş.Okey masalarının usülünü, hilelerini öğrenmiş.
Üzerinden büyük yük kalkmış.

Meğer boşaymış onca çaba.

Toyluk işte ne yapsın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.