#‎VEZÜV‬'den önce taş kesilmişti ‪#‎POMPEİ‬

Ali CÖRE

Akdenizin kıyısında bir liman kentiydi Pompei.Yemyeşil ovaları ve dağları ile Tanrı'nın özel yarattığı bir yerdi.

Soylu atlar, güzel kızlar,muhteşem bağları ile iştahını kabartıyordu Roma'nın.
Her şeyini ‪#‎Roma‬'ya borçluydu Pompei.
Büyük limanlar için,geniş yollar için,güvenliğinin sağlanması ve modern bir arenanın inşasına varıncaya kadar, her türlü alt yapının şehirlerine getirilmesi için Romaya ihtiyacı vardı Pompei'nin.
Romalı senatörleri ne kadar memnun ederlerse şehirleri o kadar mamur oluyordu.

Roma demek güç demekti.
Roma demek zenginlik demekti.
Roma demek lüks,üstünlük,ayrıcalık demekti.

Roma'ya ihtiyacı vardı Pompei'nin.
Romalılar el üstünde tutulmalı,önünde diz çökülmeli ve kayıtsız şartsız itaat edilmeliydi onlara.

Gönlü hoş edilmeliydi Romalı senatörlerin. Eğlendirilmeliydi. Onlar için köleler, gladyatörler kurban edilmeliydi arenalarda.
Kurbanlıklar yalvarırsa, hayatı ancak bir Romalı'nın parmak işaretiyle bağışlanırdı.

Demokrasi, hak ve özgürlük adına ne varsa Romalı'ların izni kadardı.
Hiçbir Pompeili muhalefet edemezdi Roma'ya.
Muhalifleri önce Pompe'inin yöneticileri öldürürdü kendi eliyle.
Yeterki Roma memnun olsundu, Roma zevk alsındı ve kimse Roma'ya itiraz etmesindi.
Çünkü,"güçlüden yana olmak gerekliydi."
Limanlara, yollara,arenalara, yüksek binalara, çarşı pazarlara, içme suyuna ve kanalizasyon alt yapısına ihtiyacı vardı Pompei'nin.

Bu sayede ticaret gelişecek, zenginlik artacak,lüks ve debdebe içinde yaşayacaktı Pompei.
Bunları düşünüyordu hep.

Açlık mı, zaten fakirlerin kaderiydi o.
Ölüm mü zaten köleler ölmek içindi.
Özgürlük mü çifçiler ve işçilere özgürlük gerekmezdi.

Evet Pompei'de Tanrı'nın nimetleri Romalı'ların ve onların yaltakçılarının kirli eliyle dağıtılıyordu halka.
Onların canı ne kadar isterse o kadardı.

Vicdan mı,insaf mı,merhamet mi,sevgi mi? Çoktan terketmişti Pompei'yi.
Taşlaşmıştı yürekler,taşlaşmıştı ruhlar.
Şehvetten bir heykel haline gelmişti bedenler.

Ve Tanrı "imhal" etmişti o zamana kadar, ama "ihmal" etmezdi bu denîlikleri.

Vezüv'ün nefretiyle sarstı önce onları.Zemini çekti ayaklarının altından,yolları çöktü,arenaları yıkıldı,limanları harap oldu,yüksek binaları dize geliverdi.
Kıskıvrak yakalanmışlardı artık.Ama bu ortamda bile bazıları halâ elindeki şarabın son damlasında lezzet arıyordu.Bazıları şehvetin en bayağısıyla zevkini sürdürüyordu.

Derken üzerlerine ateş topu gibi volkan bombaları yağmaya başladı,arkasından gelen simsiyah volkan külleriyle kayboldu gitti muhteşem Pompei.

Ve nihayet; çoktan taşlaşmış ruhlarını taştan heykellere dönüştürdükten sonra, perdeyi indirmiş, sahneyi kapatmıştı Tanrı Vezüv'ün eliyle.

Nasıl demişti Şairimiz;
Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama,
Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.