Ali CÖRE

Ali CÖRE

Erkeklerin Misafir Çilesi

Erkeklerin Misafir Çilesi

Ahmet bey hafta içi akşamları çoğunlukla dışarda olurdu. O günkü cumartesi akşamı evdeydi. Çocuklarıyla da ilgilenmesi gerektiğini düşünüyordu. Oturmuş sosyal medyadaki ilginç paylaşımlara göz atıyorlardı.
Bir ara odadaki telefonlardan biri çaldı, oğlu telofonu kaptığı gibi koşarak götürdü.

Epeyidir ortalıkta görünmeyen evin hanımı telofon görüşmesini bitirdikten sonra Ahmet Beye mutfak tarafından gayet nazik bir ses tonu seslendi. Baba Ahmet TV nin sesini kapatıp kulak kabarttı.
-Amedim, biraz sonra senden bir şey rica edebilirmiyim.
Ahmet durumu anlamıştı.Telofon görüşmesinin ardından hanımı kendisinden bir şey rica ettiğine göre, mutlaka bir misafir gelecekti..

Ahmet bey bunları düşünürken salonun kapısına elini dayamış, yorgun bir vaziyette evin annesi kendini gösterdi.
Belliki akşam bulaşıklarını halletmişti, sıcak ve nemli havadan bunalmış biraz da gerilmiş gibiydi.
Ahmet Bey hanımının gözüne bakıyor,ondan gelecek rica, talimat ve emirleri bekliyordu. Bir taraftanda eşinin fedakarane çalışması ve ev işlerinden yorgun düştüğünü düşünüyor ona yardım edemediği için üzülüyordu.

-Amedim, yarın sabah namazında misafirimiz gelecek. Rica etsem salonu makinaya tutarmısın?

Ahmet beyin beklediği veya korktuğu da buydu. Ama bu kez itiraz etmeyecekti. Zaten şimdiye kadar itiraz etmişti de ne olmuştu. Erkekçe yerinden kalkıp makinayı aldı geldi. Ama bir sorun vardı.Eşi o dikey tasarlanmış makinayı kullanmasını istemiyordu. Yatay olanı isyordu. Zira ona göre o makina daha güçlüydü.

Ahmet Bey bu kez kararlıydı. Hanımı ne derse yapacaktı. Diğer makina daha pratik olmasına rağmen bu kez onun dediğini yapacaktı. Çünkü bu işten en kolay ve hızlı kurtuluşu bu şekildeydi. İtiraz ettikçe iş uzardı.

Ahmet bey eşinin istediği makinayı getirdi, çalıştırdı, eşinin tarif ve direktifleri doğrultusunda salondaki her yeri çekti. Masa, sandalye ve koltukların altı temizlendi. Tam bitirmişti ki mutfaktan eşi tekrar seslendi:
-Aamedim, mutfağı da...elin değmişken ara koridoru, çocukların odasını, bizim odayı da... kenar ve köşelere iyice gezdir makinayı.
Ahmet bey kararlıydı itiraz yoktu. Eşi ne derse yapıyordu.
Ama bir ara Ahmet beyin aklına eşinin dün akşam gittiği kına merasimi, bu sabah gittiği düğün geldi. Bunları düşündükçe kendi kendine kızdı.

- Yahu hanım,bu gelenler aile sağlığı ve güvenliği biriminden mi, misafir mi? Evi teftişe mi geliyor, misafirliğe mi? Bu nedir ya. Her misafir gelişinde halılar, perdeler, lavabolar, banyolar.. Bıktım ya.. Aradığım eşyalarımı, kitaplarımı, bilgisayarımı... hiç birini bulamıyorum. Onu oraya tık, ötekini şuraya tık.. arada bul.. bunlar yetmiyor gibi klozetleri değiştir, yolluğu değiştir.. Sanki misafir koltuk altındaki tozu,perdenin altındaki camı mı kontrol edecek.. temizlikçisi ayrı bi dert.. bir gün öncesinden eve gelme.. temizlikçi var.. oraya girme, buraya girme.. ne bu ya..,diye tam da seslenecekti ki, ara yerde bir tangırtı koptu ve bir ah sesi duyuldu.
Çocuklar ve anne hemen koştular. Ahmet bey yerde uzanmış yatıyordu. Süpürgenin hortumu bacaklarının arasından beline dolanmış Ahmet bey bir eliyle süpürgenin borusunu havada tüfenk gibi tutuyordu. Ayaklarının üstüne en gıcığına giden teneke leylekler devrilmiş, başı duvarın köşesindeki rulo yapılmış halıya dayanmıştı. O halı olmasaydı kafasını duvara çarpabilirdi. Hanımı bi' yerdeki Ahmet beye baktı bi' de TV altlığından düşen sürgülü cam kapağa baktı.
- Bizim kapıcının hanımını geçtin. O da bu kapağı kırmıştı..

Diğer taraftan çocukları babalarını yerde görünce hemen arkalarını dönüp odalarına kaçtılar, odadan gülüşmeleri duyuluyordu. Daha sonra gülüşmeler anneninde katınıyla koro haline dönüştü..
Ahmet bey doğruldu, devrilen leylekleri kaldırdı, camekanı yerine taktı.. Salondaki koltuğuna geri oturdu.  Olsundu, yine de işi tamamlamış ve büyük bir kaza atlatsa da, o işten kurtulmuştu.
İçeriden gelen gülüşmeler biraz daha devam ettikten sonra oluşan sessizlik tekrar bozuldu. Bu kez ses banyodan geliyordu:
-Düştüm diye hemen kaçmaca var mı öyle. Ben her gün bir yerimi vuruyorum. Gel de şu klozetin kapağına bir bak..

Kapak ta kontrol edildi...Ahmet bey bir kez daha koltuğuna kuruldu.
Biraz sonra içeriden tekrar bir soru cümlesi buyurgan tonlama ile Ahmet beye doğru geliyordu.
-Sen mi alırsın biz mi alalım hava alanından..
-Ben alırım..
-İyi o zaman biz de gelelim..
- O zaman siz gidin ben gelmeyim.
-Olur.Gece karanlıkta kadın başıma ben gideyim..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.
Ali CÖRE Arşivi