Ali CÖRE

Ali CÖRE

Patlangaç nedir bilir misin sen çocuğum?

Patlangaç nedir bilir misin sen çocuğum?

Mahallemizin hemen üst tarafında tarlalar vardı.Kenarlarında patlangaç ağaçları olan tarlalar. Siyah üzüm gibi meyveleri vardı. Tadına hiç bakmadım ama çok acı bir tadı olduğunu tahmin ederdim.
Bazen düşünürdüm bir işe yaramayan bu ağacları Allah niçin yaratır diye. Ama bir gün gölgesinde oturunca az da olsa faydası var diye bir kanaat oluştu içimde.
Çocukluk aklı işte. Bize yararı olmayan her şeyi lüzumsuz, faydasız hatta zararlı görmek. Pragmatistçe bi yaklaşım.

Neyse benim esas anlatacağım konu, bu ağacın zararı-faydası değil. Ben çocukken bu ağacın dallarından yaptığımız bir oyuncaktan bahsetmek istiyorum. Oyuncağın adı "PATLANGAÇ"

Bu ağacın dallarının içinde pamuk gibi sert bir madde vardır. Kalın ve sert bir tel ile bu maddeyi çıkardığınızda dalın içi boşalır, boruya dönüşürdü. O pamuk gibi maddeyi çıkardıktan sonra bir de fındık dalı keser onu da bi' güzel soyar temizlerdik. Çubuğun kalınlığını borunun çapına göre ayarlardık.Boyunu da biraz borudan uzun yapardık.
Fındık çubuğun arka tarafı biraz kalın olur borudan geçmezdi.
Bundan sonraki aşamada elimize temiz bir kendir parçası alır, misket büyüklüğünde parçalara ayırırdık. Ağzımızda onu iyice çiğner, yuvalar tabanca mermisi şekline getirirdik. Patlangaç borusunun çapına göre büyüklüğünü ayarlardık.

Artık elimizde "bazuka" gibi bir silah olurdu. Yani "bu boru,boru" diyerek bir zamalar basın önünde tanıtımı yapılan o silahları biz icat etmiştik.
Silahı kullanmadan önce fındık çubuğunu tükrüğümüzle güzelce ıslatır,borunun içinde rahat kaymasını sağladıktan sonra borunun içine kendir mermisini verirdik.
Mermiyi fındık çubuğu ile hızlı ve ani bir şekilde iterek, şaklatma sesi ile uzaklara fırlatırdık.
Arkadaşlarla en uzağa atış yapma yarışı yapar, veya biri birimize nişan alarak oyun oynardık.Bazen evlerin camlarına isabet eder ve camları kırardık.

Bunun dışında bir defasında ben dilli düdük te yapmaya çalışmıştım bu ağaçtan. İlk deneme başarısız olmuştu.Ama babamın desteğini de larak ikinci denemede yapmayı başarmıştım.

O ses, o fırlatma,biri birimizle yarış yapma. Kaçma-kovalama. Yarış..Rekabet..İcad..Başarı...Arkadaşlık.Çevredeki malzemleri değerlendirme. Herşeyden yaralanmaya çalışırdık..
Nerden aklına geldi bu patlangaç ağacı ve oyuncağı diye sormayın.
Bizim zamanımızda ne cep telefonu ne de bilgisayar olmadığından her gün değişik bir oyun ve oyuncak icat ederdik. Belki de bu sayede "yaratıcılığımız" gelişirdi.
Şimdi ne çevremizde böyle patlangaç ağacımız var ne de öyle çocuklarımız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.
Ali CÖRE Arşivi