12. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 227-228-229-230-231-232-233 Cevapları Ordinat Yayınları

12. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 227-228-229-230-231-232-233 Cevapları Ordinat Yayınları
12. Sınıf Ordinat Yayınları Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 227, 228, 229, 230, 231, 232, 233 Metni Anlama ve Çözümleme Cevaplarını yazımızın devamından okuyabilirsiniz.

Metni Anlama ve Çözümleme

1. Metinde geçen “Azat edilmiş kurbana kimse el süremez. ” ifadesiyle oyun arasında nasıl bir anlam ilişkisi vardır? Açıklayınız.
Cevap
: Metinde geçen “Azat edilmiş kurbana kimse el süremez.” ifadesi, kurbana saygı gösterilmesi gerektiğiyle ilgili bir kültürel inancı yansıtmaktadır. Oyunda da Zehra gibi bir kadın, geleneklere göre kocasının onayı olmadan bir başka erkekle evlenemez. Bu nedenle Mahmut’un kuma alması, Zehra’nın kocasına karşı saygısızlık olarak görülmektedir.

2. “Kapıdan taşan lanetle taş kesildi düğün alayı işte… Şu odacıktan taşan kızıl lanetle, aah katıldı Mahmut’un yüreğinde kapkara.”

Yukarıdaki cümlede geçen altı çizili kelime gruplarının anlamını bağlamdan hareketle yorumlayınız.
Cevap
: “Kapıdan taşan lanetle taş kesildi düğün alayı işte… Şu odacıktan taşan kızıl lanetle, aah katıldı Mahmut’un yüreğinde kapkara.” cümlesinde, “lanet” kelimesi ailede yaşanan felaketleri ve kötü olayları ifade etmektedir. “Kapıdan taşan lanetle taş kesildi düğün alayı” ifadesi, kötü olayların halk arasında yayılmasıyla bir düğün töreninin bile soğuk ve kasvetli hale gelmesini anlatırken, “kızıl lanet” ifadesi ise Gülsüm’ün gelmesiyle Mahmut’un hayatının kararmasını anlatmaktadır.

3. Oyunda Zehra kuma getirilmesi olayını nasıl karşılıyor? Açıklayınız.
Cevap
: Zehra, kuma getirilmesi olayına karşı çıkmaktadır. Onun için bu durum, hem kocasına hem de kendisine yapılmış bir saygısızlık ve aşağılamadır.

4. Zehra’nın çocukları ile olan ilişkisi nasıldır? Açıklayınız.
Cevap
: Zehra, çocuklarına karşı son derece sevgi dolu bir anne olarak tasvir edilir. Hastalığı sürecinde bile çocuklarına gösterdiği sevgi ve ilgi, onların da annelerine karşı aynı şekilde yakınlık duymalarına neden olmuştur.

5. Köydeki kadınlar kuma getirilmesi olayını nasıl karşılıyor? Açıklayınız.
Cevap
: Köydeki kadınlar, Gülsüm’ün kuma getirilmesi olayına karşı iki farklı tepki gösterirler. Bir kısmı bu durumu normal karşılarken, diğerleri ise Zehra’nın üzüntüsüne ortak olurlar ve onun acısını paylaşırlar.

6. Klasik trajedilerde mitolojilerden yararlanma söz konusudur. “Kurban” adlı oyunda benzer bir özellik var mıdır? Açıklayınız.
Cevap
: “Kurban” adlı oyunda, kurbana saygı gösterilmesi gibi geleneksel inançlara yer verilmesi, mitolojik öykülerden yararlanmanın klasik tiyatrolardaki uygulamalarına benzerlik göstermektedir. Ancak, mitolojik karakterlerin kullanımı gibi doğrudan bir benzerlik yoktur.

7. Yaşadığınız sosyal çevrede gelenekler ve bireyin çatışmasına örnek olaylar gözlemlediniz mi? Gözlemlerinizle oyun arasında bir benzerlik var mıdır?
Cevap
: Sosyal çevremizde geleneksel değerler ve modern yaşam arasında birçok çatışma yaşanmaktadır. Özellikle aile, evlilik ve kadın-erkek ilişkilerinde bu çatışmalar daha sık görülmektedir. Örneğin, ailelerin evlilik için belirlediği kriterlerle bireylerin kendi tercihleri arasında bir çatışma yaşanabilir. Benzer şekilde, kadınların çalışma hayatına atılmak istemesiyle ailelerin evde kalmasını tercih etmeleri arasında da bir çatışma yaşanabilir. Bu gibi örneklerde, “Kurban” adlı oyunda olduğu gibi, bireyin kendi istekleriyle geleneksel değerler arasında bir çatışma söz konusu olabilir.

8. “Kurban” adlı oyunda ana çatışmalar iki erkek ve iki kadın kahraman üzerinden verilmiştir. Aşağıdaki şemadan yola çıkarak bu duruma metinden örnekler veriniz.
Cevap
: “Kurban” adlı oyunda ana çatışmalar iki erkek ve iki kadın kahraman üzerinden verilmiştir. Örneğin, Mahmut’un Mirza ile olan çatışması, Gülsüm’ün Zehra ile olan çatışması gibi. Ayrıca Zehra’nın kuma getirilmesi konusundaki çatışması da önemlidir. Örnek olarak, Mahmut ve Mirza arasında yaşanan çatışmada Mirza, Mahmut’un özgürlüğünü kısıtlamak ve onun ailesi üzerinde baskı kurmak istemektedir. Bu çatışmada Mahmut, kendi istekleriyle Mirza’nın baskısına karşı koyar ve kendi ailesiyle birlikte yaşamak için mücadele eder. Benzer şekilde, Gülsüm ve Zehra arasındaki çatışmada Gülsüm, Zehra’nın varlığını kabul etmek istemez ve onu yok sayar. Ancak Zehra, kendi varlığını ve ailesinin yaşamını korumak için mücadele eder. Bu çatışmalar, geleneksel toplumda erkeklerin egemenliği ve kadınların baskı altında olması gibi konulara da işaret etmektedir.

1. ETKİNLİK

“Kurban” adlı oyunu aşağıdaki plana göre inceleyiniz. (Güngör Dilmen Kalyoncu, Kurban adlı tiyatrosu)

Eser Adı: Kurban

Konu: Mutlu bir hayat sürdüren Mahmut ve ailesinin hayatı, Zehra’nın ağır hastalanmasıyla altüst olur. Mahmut, konuk olduğu bir köyde Gülsüm’ü görür ve onunla resmi nikahla evlenmek ister. Ancak bu evlenme karşılığında Gülsüm’ün ağabeyi Mirza’ya armağanlar vermek zorunda kalır ve onun isteklerine boyun eğmek zorunda kalır. Evde çocukları tarafından beslenen koç, Gülsüm’ün eve gelirken kurban edilecektir. Ancak Zehra, bu evliliğe karşı çıkar ve dramatik bir çatışma yaşanır.

Ana Duygu: Geleneksel toplumun bireysel özgürlükleri bastırması, insanların toplumsal beklentilere karşı çıkarken karşılaştığı zorluklar.

Dil ve Üslup Özelliği: Konuşma diline yakın bir dil kullanılmıştır. Oyun, birçok kez günlük hayatın içindeki konuşma diline yer verir. Oyun, çatışmaların yüksek duygusal gerilimine rağmen, gerçekçi bir üslupla yazılmıştır.

Olaylar Dizisi: Mahmut’un karısı Zehra ağır bir hastalığa yakalanır ve bu durum onların hayatını değiştirir. Mahmut bir köyde Gülsüm’ü görür ve onunla evlenmeye karar verir. Ancak bu evliliğin koşulları Zehra’nın rızasını almayı gerektirir. Zehra bu evliliğe karşı çıkınca, Mahmut’un ailesi ve köylüler arasında çatışma başlar. Sonunda, Gülsüm’ün ağabeyi Mirza’nın taleplerine boyun eğmek zorunda kalan Mahmut, evlilik planından vazgeçer.

Kişiler: Mahmut, Zehra, Murat, Zeynep, Gülsüm, Mirza, Köylüler

Zaman: Belirli bir zaman aralığı belirtilmemiş olsa da olayların geçtiği dönem geleneksel Türk toplumunun değerlerinin hakim olduğu bir dönemdir.

Mekân: Olaylar genellikle Mahmut’un evinde geçer, ancak birkaç sahne köyde ya da Gülsüm’ün evinde geçer.

Dekor: Dekor, çok yalın olması gereken tiyatro eseri için yalnızca oyunda geçen ögeleri içerir: Kapı, pencere, ocak, kerevet vb.

Tür: Güngör Dilmen’in “Kurban” adlı tiyatro eseri, dram türündedir.

2. ETKİNLİK

Güngör Dilmen’in “Canlı Maymun Lokantası” adlı oyununu bularak sınıfta okuyunuz. Oyundaki absürt tiyatro özelliklerini saptayınız.

Canlı Maymun Lokantası, Güngör Dilmen’in absürt tiyatro özelliklerini taşıyan önemli bir eseridir. Oyundaki absürt özellikler şunlardır:

➢ Karakterlerin tutarsız davranışları: Oyunda yer alan karakterler, sahnede beklenmedik, tutarsız ve absürt davranışlar sergiliyorlar. Bu, izleyicinin gerçek hayatta tanık olmadığı davranışlar ve durumlarla karşılaşmasına neden oluyor.

➢ İlginç diyaloglar: Oyundaki diyaloglar, absürt tiyatro için karakteristik olan sıra dışı ve mantıksız konuşmalar içeriyor. Karakterler arasındaki diyaloglar, gerçek hayatta pek olası görünmeyen, alışılmadık ve gülünç konuları ele alıyor.

➢ Yeniden yapılandırılmış zaman ve mekan: Oyunda, zaman ve mekan sıradışı bir şekilde yeniden yapılandırılıyor. Bu nedenle, karakterler arasında zaman ve mekanın değişmesi ve belirsizliği, absürt bir atmosfer yaratıyor.

➢ Sürpriz son: Oyunun sonu, karakterlerin ve olayların beklenmedik bir şekilde sonuçlanmasıyla doludur. Bu, izleyicinin önceden tahmin ettiği sonuçların tamamen farklı olması nedeniyle, absürt bir etki yaratıyor.

➢ Yıkılmış toplumsal kurumlar: Oyunda, toplumsal kurumlar sorgulanıyor ve yıkılıyor. Bu nedenle, izleyiciler, olayların absürtlüğüyle birlikte, güncel toplumsal sorunlara dair eleştirileri de fark edebiliyorlar.

3. ETKİNLİK

Okuduğunuz oyunlardaki kahramanlar sosyal çevrelerine uygun olarak konuşturulmuştur. Metinlerden, bu durumu destekleyen örnek cümleleri tabloya yazınız.

Reis Bey“Nasıl yani, eski halimi mi istiyorsunuz? Kendi başıma yemek yiyeyim, öyle mi?”
Keşanlı Ali Destanı“Onu ben doğurmadım mı? Onu ben ektim mi? Onu ben suladım mı? Ben yetiştirmedim mi?”
Kurban“Eskiden köylülerin arasında kimse telefon bile kullanmazdı. Şimdiyse kendi başına bir şey yapamayan çocuklar bile telefonun başında.”

4. ETKİNLİK

Aşağıdaki oyunları tabloya göre değerlendiriniz.

Eserin AdıOyunun TemasıOyunun Türü / TarzıŞahıs KadrosuOyundaki Ana Çatışma
Reis Beyİstanbul sosyetesi ve kırsal yaşam arasındaki çatışmaTiyatroReis Bey, Cevriye Hanım, Ali Rıza Bey, Tahsin Bey, Zeki Bey, Şahap, Sabahat, Hilmiİstanbul’da yaşayan sosyetik bir ailenin, kırsalda yaşayan bir aileyle karşılaşması ve çatışması.
Keşanlı Ali DestanıBir kasabanın dönüşümü ve modernleşmesiTiyatroKeşanlı Ali, Sabiha, Nuri Bey, Baştabip, GazeteciGeleneksel bir kasabanın modernleşme sürecinde yaşadığı çatışmalar ve dönüşüm.
Kurbanİnsanların doğaüstü korkuları ve kaygılarıTiyatroYusuf, Zeliha, Şahin, Nezaket, Pembe, Atilla, Hüsnü, Nazifeİnsanların doğaüstü korkuları ve kaygıları ile başa çıkmak zorunda kalan bir grup insanın, kendileriyle ve birbirleriyle olan çatışmaları.

Dil Bilgisi

RÜSTEM —(Bir adım ilerler, hürmetkâr.) Sultanım.
HURREM —(Bir sayıklama hâlinde.) Ben( ) Osmanlı sarayının birinci hasekisi Padişahımız efendimizin birinci kadını ben( ) korkuyorum.
MİHRİMAH —(Şaşırmış, annesine bakar.) Kimden? Niçin? (Perdeleri daha da açar.) Bu sesler zaferin müjdecisi Sultanım. (Bir top sesi) Bu top sesleri Padişahımız efendimizin dönüşünü müjdeliyor( ) Onun dört düvel üzere kazanmış olduğu büyük gazayı kutluyor.
RÜSTEM —(Hurrem’in korkusundan çıkarına bazı şeyler yakalamaya çalışır gibi) Macar seferi hele şerefli bir sona erdi. Derler ki Ferdinand bu kerre de Padişah efendimizin karşısına çıkmaktan kaçınmış. Savaş onunla değil, onun, can korkusuyla başıboş bıraktığı Hıristiyan sürüleriyle olmuş, Padişahımız efendimiz Budin önünde görünür görünmez bu sürüler yüz geri etmişler… Zapolay’ın dul bıraktığı bahtsız izabella, beşikteki yavrusunu göndererek Padişah efendimizden mürevvet talep eylemiş. Budin’de şu anda Osmanlı sancağı dalgalanıyor. Bu pek de pahalı olmayan bir fetih, doğru, ama cennetmekân Fatih Han’ınkinden sonra en büyük fetih( ) Herkes öyle söylüyor sultanım.
MİHRİMAH —(Coşkunluk içinde pencereleri ardına kadar açar gürültüler, top sesleri daha anlaşılır bir hâlde sahneye dolar.) Dinleyin sultanım, bu sesler Osmanlı namını nasıl tebcil ederler…
HURREM —Duyuyorum kızım duyuyorum. Benim korkum da bu seslerdendir… (Dokunaklı) Yirmi yıldan fazladır bu kafeslerin ardında yaşarım. Devletli hünkârımız nasıl düşünür( ) halk nasıl düşünür, halkla padişahımız efendimiz arasında kalmış, bütün o irili ufaklı enderunlular nasıl düşünür bilirim. (Üzgün) Bu halk hiçbir zaman beni sevmedi, hiçbir zaman sizi sevmedi. Şimdi neden korkarım anladınız mı( )
RÜSTEM —(Haseki’nin korkusunda aradığı şeyi bulmuş gibi, hilekarca ona yaklaşır.) Onlar Gülba- har’ın oğlunu tutarlar Sultanım, en küçük rütbeli acemi oğlandan, sadrazam paşaya kadar.
KANUNÎ — (Mustafa’ya bir ferman uzatarak) Safevilerin fitne ve fesadını önlemek için Amasya eyaletini size münasip görürüm. Biz dahi cennetmekân pederimiz Selim Han zamanında orada bulunduk.
MUSTAFA —(Babasının önünde yere kapanır.) Emriniz başüstüne hünkârım.
KANUNÎ —(Oğlunun önünde durur, yüzünde yumuşak çizgiler belirmiştir.) Eh artık bir baba oğul gibi konuşabiliriz.
MUSTAFA —(Babasının elini öper, bekler.)
KANUNÎ —Seni ateşte denedim oğlum, sen istediğim adamsın. Bu devletin istediği adamsın. Seni bir de sulhta denemek isterim.

Orhan Asena, Hürrem Sultan

Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız.

1. Metinde yay ayraçla belirtilen yerlere uygun noktalama işaretlerini getiriniz.

RÜSTEM —(Bir adım ilerler, hürmetkâr.) Sultanım.

HURREM —(Bir sayıklama hâlinde.) Ben (…) Osmanlı sarayının birinci hasekisi Padişahımızın birinci kadını ben (…) korkuyorum.

MİHRİMAH —(Şaşırmış, annesine bakar.) Kimden? Niçin? (Perdeleri daha da açar.) Bu sesler zaferin müjdecisi Sultanım. (Bir top sesi) Bu top sesleri Padişahımız efendimizin dönüşünü müjdeliyor (…) Onun dört düvel üzere kazanmış olduğu büyük gazayı kutluyor.

RÜSTEM —(Hurrem’in korkusundan çıkarına bazı şeyler yakalamaya çalışır gibi) Macar seferi hele şerefli bir sona erdi. Derler ki Ferdinand bu kerre de Padişah efendimizin karşısına çıkmaktan kaçınmış. Savaş onunla değil, onun can korkusuyla başıboş bıraktığı Hıristiyan sürüleriyle olmuş, Padişahımız efendimiz Budin önünde görünür görünmez bu sürüler yüz geri etmişler… Zapolay’ın dul bıraktığı bahtsız İzabella, beşikteki yavrusunu göndererek Padişah efendimizden mürevvet talep eylemiş. Budin’de şu anda Osmanlı sancağı dalgalanıyor. Bu pek de pahalı olmayan bir fetih, doğru, ama cennetmekân Fatih Han’ınkinden sonra en büyük fetih (…) Herkes öyle söylüyor sultanım.

MİHRİMAH —(Coşkunluk içinde pencereleri ardına kadar açar, gürültüler, top sesleri daha anlaşılır bir hâlde sahneye dolar.) Dinleyin sultanım, bu sesler Osmanlı namını nasıl tebcil ederler…

HURREM —Duyuyorum kızım, duyuyorum. Benim korkum da bu seslerdendir… (Dokunaklı) Yirmi yıldan fazladır bu kafeslerin ardında yaşarım. Devletli hünkârımız nasıl düşünür (…) halk nasıl düşünür, halkla padişahımız efendimiz arasında kalmış, bütün o irili ufaklı enderunlular nasıl düşünür, bilirim. (Üzgün) Bu halk hiçbir zaman beni sevmedi, hiçbir zaman sizi sevmedi. Şimdi neden korkarım anladınız mı?

RÜSTEM —(Haseki’nin korkusunda aradığı şeyi bulmuş gibi, hilekarca ona yaklaşır.)

2. Metne göre Hürrem Sultan neden korkmaktadır? Açıklayınız.
Cevap
: Metinde, Hürrem Sultan’ın, kocası Kanuni Sultan Süleyman’ın oğullarından birinin tahta çıkma ihtimali karşısında korktuğu belirtiliyor. Hürrem Sultan, bu oğlunun kendisinin oğlu Şehzade Mehmed’in tahttan indirilmesi anlamına gelebileceğini düşünüyor ve bu nedenle endişeleniyor.

3. Metindeki altı çizili kelimelerin yazımını “TDK Yazım Kılavuzu”ndan kontrol ederek kelimeler üzerinde telaffuz çalışması yapınız.
Cevap
: cennetmekân, dahi, hünkârım kelimelerinin doğru telaffuzunu öğretmeninizle birlikte yapabilirsiniz.

4. Kanuni, oğlu Mustafa’ya söylediği “Seni ateşte denedim oğlum. Seni bir de sulhta denemek isterim.” ifadesiyle neyi anlatmak istemiştir? Yorumlayınız.
Cevap
: Kanuni Sultan Süleyman, oğlu Mustafa’ya söylediği “Seni ateşte denedim oğlum. Seni bir de sulhta denemek isterim.” ifadesiyle, oğlunun taht için yeterli olup olmadığını test ettiğini anlatmak istemiştir. Ateşte deneme, cesaret ve dayanıklılık gibi fiziksel nitelikleri test etmek için kullanılan bir yöntemdir. Sulh’ta deneme ise, kişinin yönetim yeteneği, adalet anlayışı ve liderlik özelliklerinin test edilmesi anlamına gelir. Kanuni Sultan Süleyman, oğlunun gerçek bir lider olup olmadığını görmek için onu tahtta denemek istediğini belirtiyor. Bu ifade aynı zamanda Kanuni’nin hükümdarlık anlayışına ve liderlik tarzına da işaret ediyor.

Yazma

a. Yazma Tür ve Tekniklerini Tanıma

Radyo tiyatrosu edebiyat ve tiyatro sanatından beslenen kendine özgü sanatsal bir anlatı formudur. Radyo tiyatrosu, televizyonun yaygınlaşmadığı dönemlerde, insanlar tarafından beğeniyle izlenen bir radyo program türüdür. Tiyatro sahnelenmeye dayalı bir türdür. Fakat radyo tiyatrosu dinlemeye dayalıdır. Dolayısıyla duygular oyuncuların sesi ve eklenen efektler aracılığı ile verilecektir. Yazacağınız radyo tiyatrosunda bu durumu dikkate alınız.

b. Uygulama

Aşağıdaki diyaloğu grup çalışması ile kahramanlarının özelliklerini dikkate alarak tamamlayınız ve radyo tiyatrosuna dönüştürünüz. Radyo tiyatrosu metninizi sınıf veya okul panosunda arkadaşlarınızla paylaşınız.

MURAT —Geldim işte anne…
NİGÂR — iyi iyi; sen üzülme de… Şükriye, Murat’a süt getirsene…
MURAT —Sütle olacak gibi değil anne: iyice acıktım. Pek bir şey yemeden çıktım yola. Ama asıl mesele başka: Senin yemeklerine öyle hasretim ki… (Doktora mecburmuş gibi) Sıla hasretine midenin özleyişleri de karışıyor.
NİGÂR —Şükriye benden güzel yemek yapar oldu. Bizimkiler ihtiyar işi artık. Sen önce bir kahvaltı yap. Vakit daha epeyce erken; zati millet de seni bekledi. Hadi Şükriye hazırlayalım. (Murat’a) Sofrayı asmanın altına kurarız.
MURAT —Tabii asmanın altına…
NİGÂR —(Doktora) Hep orayı isterdi.
(Nigâr haydi dedikten sonra Şükriye çıkmıştır. Nigâr da çıkar.)
DOKTOR —Göreceksiniz Bay Murat ekinler çok güzel. Hasat bir rekor olacak sanıyorum. (Lâf olsun diye konuşmamıştır.)
HÜSEYİN —(Hayatından pek memnun ve tatlı bir biçimde kendisinden emindir.) Doğrudur Murat, çiftlik görülmemiş bir yaz yaşadı.
DOKTOR — işte böyle; Hüseyin Bey’le yıldızlarımız bir türlü barışamadı gitti. (Hürrem çıkar, arkadan beş altı köylü geçer, onlara dalgın dalgın bakar, sonra küçümseyen bir canlılıkla) Sizi karşıladılar, sizi tanımıyor fakat seviyorlar; ne güzel şey değil mi? Çok güzel fakat bir o kadar da tehlikeli.
HÜSEYİN —(Güler, çapkındır.) Çok güzel ve bir o kadar da tehlikeli… Aşktan bahseder gibisiniz doktor.
DOKTOR — Aşağı yukarı. Siz ona aldırmayın Bay Murat: Sevilmek, hele sevilmeye razı olmak, hele hele sevilmekten hoşlanmak sevmekten çok daha tehlikelidir… Tabi dürüstlük diye bir şey tanıyorsanız. Şimdilik müsaadenizle.
Tarık Buğra, Akümülatörlü Radyo (Metnin orijinaline uyulmuştur.)

MURAT: Merhaba anne, geldim.

NİGÂR: Hoş geldin oğlum. Şükriye, Murat’a bir bardak süt getir.

MURAT: Anne, süt yerine başka bir şeyler yiyebilirim. Yolda pek bir şey yemedim. Ama senin yemeklerine öyle hasretim ki…

NİGÂR: Şükriye artık güzel yemekler yapar oldu. Sen önce bir kahvaltı yap, sonra da diğerleriyle buluşursun. Sofrayı asmanın altına kurarız.

MURAT: Tamam, asmanın altına kurabiliriz.

DOKTOR: Bay Murat, ekinler çok güzel. Hasat bir rekor olacak sanıyorum.

HÜSEYİN: Evet, çiftlik görülmemiş bir yaz yaşadı.

DOKTOR: Hüseyin Bey’le yıldızlarımız bir türlü barışamadı gitti.

HÜSEYİN: Doktor bey, siz aşktan bahseder gibisiniz.

DOKTOR: Aşk gibi değil, sevilmek, hele sevilmeye razı olmak, hele hele sevilmekten hoşlanmak sevmekten daha tehlikelidir…

(Tiyatro müziği çalıyor)

NARATOR: Akümülatörlü Radyo, Tarık Buğra’nın unutulmaz eseri. Başrollerde Murat, Nigâr, Şükriye, Doktor ve Hüseyin. Sizlerle buluşmaya devam ediyor.

5. ETKİNLİK

Okuduğunuz “Keşanlı Ali Destanı” adlı oyunu grup çalışması ile radyo tiyatrosuna dönüştürünüz.

Sözlü İletişim

a. Sözlü İletişim Tür ve Tekniklerini Tanıma

Radyo tiyatrosu, kaynağını edebiyattan alan kendine özgü kuralları olan bir türdür. Bu sanatsal tür televizyonun henüz yaygınlaşmadığı bir dönemde ortaya çıkmıştır. Sahneleme imkânının olmadığı bu türde efekt ve ses tonu oldukça önemlidir. Başlangıçta böyle bir amacı olmadığı hâlde radyo tiyatrosu, sesli kitaplar gibi görme engelli kişiler için sanatsal alternatif olmuştur.

b. Uygulama

• Aşağıdaki tiyatro ve radyo tiyatrosu örneklerini inceleyiniz.

• Tiyatro

NENE —Ne zaman sona erecek bu kan yağmuru hey oğul?
KARA HASAN —Toprak doyunca.
NENE —Cana doymayan toprak kana doyar mı? (Oğul, içeri girer.)

• Radyo Oyunu

MÜZİK —Kararlılığı yansıtan gergin bir müzik girer, 5 saniye sürer. Fona geçer. (…)
NENE —Ne zaman sona erecek bu kan yağmuru hey oğul?
KARA HASAN —Toprak doyunca.
NENE —Cana doymayan toprak kana doyar mı?
EFEKT —(Ayak Sesleri)

Turgut Özakman, Oyun ve Senaryo Yazma Tekniği

• Görsel anlatım araçları kullanılmadığı için bazı ayrıntılar söze dönüştürülür, bazıları atlanır. Müzik ve efekt yazıldığı noktada başlar. Devam edip etmeyeceği net olmayan efektlerin (sert kapı sesi gibi olmayanların) nerede bitecekleri açıklanır. Gerektikçe “Müzikyavaşça girer.”, “Ağır ağır söner.” gibi açıklamalar eklenir. Oyuncuların çıkarttıkları doğal sesler (ıslık, gülme vs.) efekt değildir. Müzik en az 5, en çok 15 saniye olmalıdır.

• Duygulu, düşündürücü sahnelerden sonra geçiş müziği uzun tutulur. Dinleyiciye kişiler, çevre ve bazı ayrıntılar hakkında kısa bilgi ve ipuçları vermelidir (“ Aa, ne güzel yer, ufka kadar yeşillik”, “Ne oldu, hâlâ sabahlıkla dolaşıyorsun?”) Bunları tiyatroda, sinemada söylemenin gereği yoktur. Satır sonlarında sözcükler bölünmez, aşağı satıra geçilir. Sayfa sonlarında cümle bölünmez. Bütünüyle öbür sayfaya alınır (Çünkü radyo oyunları ezberlenmez, okunarak kaydedilir. Ayrıca suflörün yardım etmesi için de böyle olması daha iyidir.).

Yukarıdaki örnekten hareketle yazdığınız radyo tiyatrosunu bilişim teknolojilerini kullanarak seslendiriniz. Bu seslendirmeyi sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.
Cevap
: Sınıf içi yapılması gereken bir etkinlik.

6. ETKİNLİK

Aşağıdaki radyo tiyatrolarını genel ağdan bularak dinleyiniz. Bu tiyatroların nasıl seslendirdiğini değerlendirerek etkin dinleme yapınız. Dinleme esnasında aldığınız notları arkadaşlarınızla paylaşınız.

Radyo Tiyatrosu: Midas’ın Kulakları Yapım: TRT Türü: Komedi
Radyo Tiyatrosu: Saatleri Ayarlama Enstitüsü (1961) Yapım: TRT Türü: Dram
Radyo Tiyatrosu: Balıkesir Muhasebecisi (1971)
Yapım: TRT Türü: Dram
Cevap: Sınıf içi yapılması gereken bir etkinlik.

7. ETKİNLİK

Sınıfta sadece beden dilinizi kullanarak aşağıdaki duyguları anlatmaya çalışınız.
Cevap
: Sınıf içi yapılması gereken bir etkinlik.

2
1
0
1
0
0
1
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.