[HAFTANIN FİLMLERİ] Bir gazoz içtim hayatım değişti

[HAFTANIN FİLMLERİ] Bir gazoz içtim hayatım değişti
İftarlık Gazoz, ‘güldürürken ağlatan' filmlerden. İlk bakışta Dondurmam Gaymak'ı akla getirse de, Çağan Irmak filmi izlediğinizi hissettiren yapım, yönetmenin diğer filmlerinden ayrı bir yerde duruyor.

Orhan Pamuk'un Yeni Hayat romanındaki ünlü giriş cümlesini hatırlayalım: “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.” İftarlık Gazoz filminde, içtiği bir gazozdan sonra hayatı değişen 11 yaşındaki Adem'i izliyoruz. İlk başta Dondurmam Gaymak'ı akla getirse de, bildik bir Yüksel Aksu veya bütün sahne ışığına rağmen bir Cem Yılmaz filmi değil İftarlık Gazoz. Katıksız bir Çağan Irmak filmi. ‘Ege şamatası'nı koyu bir melodramın kıyısına bırakan, politik zemine sahip bir yapım...

12 Eylül 1980 sonrası askeri yönetimin hakim olduğu günlerde gerçekleşen bir ölüm orucu sahnesi ile açılıp aynı sahnenin devamıyla kapanıyor film. Aradaki bölüm ise 1970'lerde bir Ege kasabasında geçiyor. 5. sınıfı yeni bitiren Adem (Berat Efe Parlar), yaz tatilinde Gazozcu Cibar Kemal Usta'nın (Cem Yılmaz) yanında çalışmak ister. Babasından izni koparan Adem, gazozcu çırağı olarak işe başlar. Ramazan ayının başıdır; Adem, küçük olduğu için oruç tutmasına izin vermeyen ailesinden gizli oruca niyet eder. Fakat Ege'nin yaz sıcağında, bir de gazoz satarken oruç tutmak hiç de kolay değildir...

Baştan sona bir Çağan Irmak filmi izlediğimizi hissettirse de Yüksel Aksu'nun farklı olarak yaptığı bir şey var. Sinemamızda örneğine az rastlayacağımız türde bir ‘dinî zemini' var İftarlık Gazoz'un. Bu zemin, kaba softa bir dindarlık elbisesinden uzak, günlük hayatın içinde doğal olarak kendine yer bulan bir din olgusuyla karşılaştırıyor bizi. Tıpkı Anadolu'nun birçok yerinde olduğu gibi, İftarlık Gazoz'un kasabasında din, günlük hayatın doğal bir parçası. Ayrıştırıcı değil, birleştirici bir unsur; bir buluşma noktası. İçkisini içen Ramazan gelince oruca başlıyor, teravihine gidiyor. Oruç tutmayanlar oruçlulara saygı gösterdiği gibi oruçlular da ‘yiyenlere' karşı yobazlık yapmıyor.

DİNİN GÜNLÜK HAYATTAKİ YERİ

Günümüzde siyaset kanalının da etkisiyle ayrıştırıcı bir unsur haline gelen dinin ve onun kurumsallaşmış bazı kurumlarının toplumun önemli bir kısmında dine karşı oluşturduğu negatif çağrışımlar göz önüne alınınca Yüksel Aksu, kaybettiğimiz ‘birlikte yaşama' değerlerinin üzerine kuruyor hikâyesini. Filmin ayrışma unsuru din değil, siyaset veya günlük hayatın rutinleri. Bu yönüyle İftarlık Gazoz, ‘Sinemamızda dinin günlük hayattaki yeri' konulu muhtemel bir araştırma için çok önemli veriler sunuyor. Üzülerek söylemek gerekir ki, Yüksel Aksu'nun şaşırtıcı bir doğallıkla resmettiği bu tablo, günümüz Türkiye'sinde Kaf Dağı'nın ardında.

AİLE KOMEDİSİNDEN MELODRAMA

İstanbul'daki son konserinde Sezen Aksu, “Öleceğiz, hayatı ciddiye almaktan” demişti. Hayat ciddiye alınmayacak kadar başıboş yaşanmaz tabii ki. Fakat Sezen Aksu Türkiye'de yaşadığının farkında. Futboldan siyasete hatta günlük hayatın rutinlerine kadar hemen her konuyu ‘ölümüne' tartışan bir toplumdayız. Yüksel Aksu dinin, siyasetin, sınıf meselelerinin ya da günlük işlerin bir ölüm-kalım meselesi haline gelmediği ‘yitik' bir dünya resmediyor. Nitekim, bu kayıp dünya, siyaseti ölümüne ciddiye alan birilerinin eliyle bozuluyor.

İftarlık Gazoz son yarım saatinde koyu bir melodrama dönüşen ‘aile komedisi'ne giriştiği için, meselelerini derinlemesine ele almaktan uzak. Her şeyden evvel, tür buna müsait değil. Bu meselelere mizah elbisesiyle değinip geçiyor Yüksel Aksu; fakat hatırı sayılır bir etki oluşturduğu söylenebilir. Görsel olarak belli bir dili tutturan yönetmen, şafak vakti tütün tarlasındaki çalışmayı resmettiği, 12 Yıllık Esaret filmini anımsatan bölümde sinemamıza unutulmaz bir sahne armağan ediyor.

GÜLDÜRÜRKEN  AĞLATAN FİLMLERDEN

Adem'in küçüklüğünde, 61 gün kefaret orucuyla ilgili cami hocasının (Macit Koper) yaptığı ikazların finale bağlanması hikâyenin bütünlüğü içinde yerine oturuyor. Ancak çoklu final ile son bölümün uzatılması melodram yanını koyulaştırsa da filmi ağırlaştırıyor. Oyunculuklarda, Cem Yılmaz'ın yönetmene teslim olduğu ve rolüne çalıştığı her halinden belli. Küçük oyuncu Berat Efe Parlak da rolünün karşılığını veriyor. Fakat filmin yıldızı anne rolündeki Ümmü Putgül.

“Hem güldüren hem ağlatan” filmlerden olma kaygısını açık eden İftarlık Gazoz, ‘Arzu Film ekolünü bugüne taşıdığı' iddiasındaki birçok komedimsinin yanında çölde vaha gibi. Fakat kendi kulvarında, bitiş çizgisine varmak için çok vakit kaybeden, mesele ve karakterlerini derinleştiremeyen bir maraton koşucusu.

Kaynak:

0
0
0
0
0
0
0
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.