İslam medeniyeti düşünce ekolleri

İslam medeniyeti düşünce ekolleri
İslam medeniyeti düşünce ekolleri hangileridir bu konuda sizlere kısa bilgiler vereceğiz.

Meşşâîlik: İslâm dünyasında Aristocu felsefeye verilen isimdir. Meşşaî (yürüyen) ismi, Aristo'nun yürüyerek derslerini vermesine atfen verilmiştir. Meşşaî mektebi, Şark İslâm dünyasında el - Kindî, Farabî, İbn Sina gibi filozoflarla, Endülüs'te ise İbn Bacce ve İbn Rüşd tarafından temsil edilmiştir. Meşşâî ekolü İslam düşünce dünyasının hakim ve yaygın felsefesi olmuştur.

İşrâkîlik: Şihâbuddîn es-Suhreverdî tarafından kurulan ve aydınlanma anlamındaki "işrâk" terimine atıfla adlandırılan İşrâkîlik düşüncesi, mantıksal akıl yürütmeye dayalı bilginin tek başına yetersiz olduğunu, hakikate ulaşmada keşif ve müşahede bilgisinin gerekli olduğunu iddia etmişlerdir

İbn Sînâcılık: İbn Sînâcılık, İbn Sînâ'nın ilk üç kuşak öğrencileriyle inşa edilen ve daha sonra Kelam, Tasavvuf ve İşrâkîlik'le girdiği ilişkiler etrafında farklı açılardan gelişme gösteren felsefî bir akımdır. Bir kısmı İbn Sînâ'nın doğrudan öğrencisi olan Cürcânî, İbn Zeyle, Ma'sûmî ve Behmenyâr gibi isimlerin katkısıyla oluşan düşünce ekolüdür.

Ekberîlik: Ekberîlik, Muhyiddin İbnü’l-Arabî tarafından sistemleştirilen ve geleneksel tarzda bir tarikattan ziyade tasavvufî ve fikrî bir hareket olarak ortaya çıkmıştır. Ekberîliğin asıl unsurlarından birini oluşturan ve dinî-felsefi düşünce geleneklerindeki varlık araştırmalarının bir uzantısı olarak ortaya çıkan vahdet-i vücûd düşüncesi, filozoflarla kelamcıların varlık ve yaratılışla ilgili görüşlerine karşı geliştirilen bir varlık ve yaratılış görüşü ve buna bağlı olarak Tanrı-insan ilişkilerine dayanan bilgi teorisini ifade eder. İbn Arabî sonrasında Sadreddîn Konevî tarafından gerçek anlamda sistemleştirilen bu gelenek, 13. yüzyıldan başlayarak sonraki yüzyıllar boyunca, İslam düşünce tarihindeki en etkili okullarından biri olmuştur.

Mâtürîdîlik, Ebû Hanife ve Ebû Mansûr el-Mâtürîdî'nin akaid ve kelamla ilgili görüşlerine dayalı bir şekilde ortaya çıkmış bir kelâm mezhebidir. 10. yüzyılda el-Mâtürîdî'nin sistemleştirmesiyle Eş'arîlikle birlikte Sünni kelâmının temel iki okulundan biri haline gelen Mâtürîdîlik, özellikle Mâverâunnehir, Hârezm, SindHind ve Anadolu gibi bölgelerde yaygınlaşmıştır.

Yeni Eş'arîlik: Eş'arî kelâmının, Gazâlî sonrasında geçirdiği ve Fahreddîn Râzî'yle birlikte zirvesine ulaşan bir dönüşüm evresini ifade eder. Bu evrede Eş'arîlier, klasik dönem Eş'arî kelâmının temel metafizik öncüllerini korumak suretiyle, İbn Sînâ felsefesinin eleştirilerini karşılama çabasına girişmişlerdir. Eş'arî kelamının yeni meselelerle genişleyerek metafizikleşmesine ve felsefî bir terminoloji kazanmasına yol açmıştır

Mutezile: II./VIII. yüzyılın ikinci yarısından Vâsıl b. Atâ ve Amr b. Ubeyd gibi isimler tarafından kurulan Mutezile, Klasik dönem İslam düşünce geleneğinin en önemli düşünce okullarından biridir. Mutezile'de akıl ile nass (örneğin bir ayet) çelişkili durduğunda nass akla uygun olacak şekilde yorumlanır. Akıl, nakilden üstündür anlayışı egemendir.

Eşarîlik: Ebu'l-Hasen el-Eş'arî tarafından kurulan ve kurucusuna nispetle adlandırılan Sünni bir kelâm mezhebi olan Eşarîlik; İmam Eş'arî'nin Tanrı'nın zorunlulukla fiil yapıp yapmadığı problemi etrafında Mutezîlî olan hocası Cübbâî ile giriştiği bir tartışma neticesinde doğmuştur. İslam düşünce tarihinin en önemli düşünce okullarından biri haline gelen Eş'arîlik sonraki yüzyıllar boyunca, Mâturîdîlikle birlikte Sünni kelam geleneğinin en önemli unsuru olmaya devam etmiştir.

0
78
3
1
1
1
2
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.