Öğretmenlere rehber niteliğinde 20 temel psikoloji ilkesi

Öğretmenlere rehber niteliğinde 20 temel psikoloji ilkesi
TEDMEM, APA (American Psychological Association) tarafından hazırlanmış olan “Okul Öncesinden Lise Sona: Öğretmenler için 20 Temel Psikoloji İlkesi” çalışmasının Türkçe yayın haklarını alarak öğretmenlerin ve eğitimcilerin hizmetine sundu.

Türk Eğitim Derneğinin Düşünce Kuruluşu TEDMEM'in dünyanın saygın dernekleri arasında yer alan APA işbirliği ile Türkçeye kazandırdığı “Okul Öncesinden Lise Sona: Öğretmenler için 20 Temel Psikoloji İlkesi” isimli çalışmanın öncelikli hedef kitlesi öğretmenler oluşturuyor. Öğrenme ve öğretme süreçlerinin geliştirilmesi için önemli bir kaynak oluşturabilecek bu çalışma, eğitim fakültesi öğrencileri ve eğitimciler için de yararlı bir doküman niteliğinde.
Çalışmada, öğretmenlere öğrenme ve öğretme sürecinde, öğrencileri ile ilişkilerini geliştirmede ve öğrencilerini daha iyi anlamada rehberlik edecek nitelikte 20 psikolojik ipucu sunuluyor. 20 temel ilkede, öğrencilerin nasıl düşündüğü ve nasıl öğrendiği, onları nelerin motive ettiği, öğrenmelerini etkileyen sosyal ve duygusal faktörlerin neler olduğu, sınıfın en iyi nasıl yönetileceği ve öğrenci gelişiminin nasıl ölçüleceği konusunda bilgiler ve örnekler yer alıyor.

Öğrencilere “çok zekisin” demek istenmeyen sonuçlara neden olabilir
Yapılan çalışmada, öğretmenlerin övgü kullanımı konusunda tedbirli olması gerektiği vurgulanıyor. Övgü içeriklerinin yetenek yerine, strateji geliştirme veya çaba gösterme ile ilişkilendirilmesi öneriliyor. Ayrıca öğretmenler, özellikle başarısızlığa meyilli öğrencilerin özgüvenlerini korumaya çalışırken, istemsizce öğrencinin düşük yetenekli olduğu konusunda dolaylı ve örtük mesajlar verilmemesi konusunda uyarılıyor. Öğrencinin daha zor bir çalışmada başarılı olmadığı izlenimini uyandırdığı için bu tür övgülerin motivasyonu sarsabileceği belirtiliyor.

Kısa dönemli hedeflerle öğrencilere risk alma becerisi öğretilebilir
Çalışmada, öğrenci motivasyonunun uzun dönemli (uzak), genel ve aşırı zorlayıcı hedefler yerine, kısa dönemli (yakınsal), belirgin ve ortalama zorlayıcılığa sahip hedefler ile daha çok arttığı anlatılıyor. Gelişimsel olarak, en azından orta ergenliğe kadar, öğrenciler uzak gelecekle ilgili somut düşünme konusunda daha az beceri gösteriyor. Belirgin hedefler (örn. “Bugün 20 toplama işlemini yüzde 100 doğrulukla tamamlayacağım”) daha kolay ölçülebilir ve izlenebilir olduğundan daha genel hedeflere (örn. “Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım”) nazaran tavsiye ediliyor.

Öğrencilere anlamlı ve zamanında geri bildirim verilmeli
Çalışmada, anlamlı, açıklayıcı ve zamanında verilen geri bildirimin öğrenmeyi olumlu etkilediği belirtiliyor. Ayrıca, öğretmenlerin sıklıkla kullandığı “aferin” ifadesinin açıklayıcı ve anlamlı olmadığı için öğrencilerin anlama düzeylerini ya da öğrenme motivasyonlarını artırmadığı ifade ediliyor. Açıklayıcı ve zamanında geri bildirim, öğrencilere öğrenme süreçlerindeki güçlü ve geliştirilebilir noktaları yansıtarak kendi süreçlerini takip edebilmeleri açısından kılavuzluk ediyor. “Zamanında” kelimesinin anlamını vurgulayan çalışma, öğrencinin bir sınava girdikten, ödev teslim ettikten, performans sergiledikten hemen sonra öğrenme süreci ile ilgili geri bildirim aldığında en etkin sonuca ulaştığını vurguluyor.

Öğrenme için öğrenmeye teşvik gerekli
İçsel motivasyon, bir çalışmayı, çalışmanın kendisi için yapma anlamına geldiğinden, içsel motivasyona sahip öğrencilerin zevkli buldukları için öğrenme etkinlikleri üzerinde çalıştıkları ifade ediliyor. Ayrıca, öğrenciler için katılımın kendisinin bir ödül olarak görülmesi ve öğrenme isteğinin övgü, not ve benzeri maddi ödüllere bağlı olmaması gerektiği vurgulanıyor. Buna karşın, dışsal motivasyona sahip öğrenciler öğrenme etkinliklerini iyi bir not almak, ailelerinden övgü toplamak veya cezadan kaçınmak gibi amaca ulaşmayı sağlayan bir araç olarak görüyor.

Öğrenilenlerin uzun süreli olması alıştırma yapmaya bağlı
Çalışmada anlatıldığı üzere, bilginin kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe aktarımı farklı stratejiler yoluyla gerçekleştiriliyor ve bu aktarım sürecinin yolu alıştırma yapmaktan geçiyor. Öğrenci alıştırmalarının öğretmenler tarafından çeşitli yollarla desteklenmesi öneriliyor. Alıştırmalar, öğrencilerin aslında zevkli bulmayabilecekleri yoğun ve odaklanmış bir çaba gerektirdiğinden, öğretmenlerin, öğrencilerine harcadıkları çabanın daha iyi performansla sonuçlanacağını ifade etmesi ve öğrencilerini alıştırma yapmaya cesaretlendirmesi gerekiyor.

Öğrencilerin sınıfta iyi hissetmesi öğrenmeyi ve gelişimi etkiliyor
Çalışmada da belirtildiği üzere, duygusal olarak iyi olma hali; sınıf rutininin her gün başarılı bir şekilde işlemesi için çok önemli ve öğrenmeyi oldukça yakından etkiliyor. Ayrıca kişilerarası ilişkilerin, sosyal gelişim ve genel akıl sağlığı için de önemli olduğu belirtiliyor. Öğretmenler, bütün öğrencilerin kabul edildiği, değer ve saygı gördüğü, akademik başarı ve destek için fırsatların sunulduğu, yetişkin ve akranlarla sağlıklı sosyal ilişkilere sahip olunan bir iklimi kurmada başrol oynuyor. Öğretmenlerin öğrencilerin duygusal gelişimlerini desteklemek ve olumlu bir sınıf iklimi oluşturmak için yapabilecekleri pek çok şey olduğu ifade ediliyor.

Öğretim sürecinde temel belirleyici faktör öğrencinin yaşı olmamalı
Öğrencilerin yapabildiklerinin, yaşa veya sınıf seviyesine bağlı temel bir bilişsel evreyle sınırlı olmadığını veya bu evrelerle belirlenmediğini vurgulayan çalışma, bilişsel gelişim üzerindeki yeni araştırmaların, gelişim evreleriyle ilgili teorileri çürüttüğünü belirtiyor.

Öğrenciye özel öğretim hızı, sosyal karşılaştırmalardan kaçınarak belirlenmeli
Çalışma, öğrenme ortamında sosyal karşılaştırmalardan kaçınmanın en iyi çözüm olduğunu vurguluyor. Başarılı öğrencilerin takdir edilmekten hoşlanmalarına ve başarı seviyeleri artıkça övülmeleri gerekmesine rağmen, zorlanan veya “aptal” görünmekten endişe eden öğrenciler için sosyal karşılaştırmalar heves kırıcı olabiliyor. Bunun yerine öğretmenlerin, bir öğrencinin çalışmasını diğeri ile karşılaştırmaksızın her bir öğrencinin kendi çalışmasında yaptığı ilerlemeyi dikkate alması gerektiği öneriliyor.

Öğrenciler üzerindeki beklentiler onların başarısını etkileyebilir
Öğretmenler yüksek beklentilere sahip oldukları öğrenciler için daha destekleyici bir duygusal iklim, daha açık geribildirim, daha fazla dikkat ve eğitsel zaman; bunun sonucunda da daha fazla öğrenme fırsatı sağlıyor. Bu farklılık gösteren davranışların zaman içerisinde yüksek ve düşük performans gösteren öğrenciler arasındaki başarı farkını artırabileceği ifade ediliyor

Raporun tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
https://tedmem.org/yayin/okul-oncesinden-lise-sona-ogretmenler-icin-20-temel-psikoloji-ilkesi

Kaynak:Eğitim Sistem

0
0
0
0
0
0
0
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.