10. Sınıf Bir-Yay Türk Dili ve Edebiyatı 2. Ünite Ölçme ve Değerlendirme Cevapları

10. Sınıf Bir-Yay Türk Dili ve Edebiyatı 2. Ünite Ölçme ve Değerlendirme Cevapları
10. Sınıf Biryay Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı 2. Ünite Ölçme ve Değerlendirme Sayfa 75, 76, 77, 78 Soruları ve Cevaplarını yazımızın devamından okuyabilirsiniz.

2. ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI

1 ve 2. soruları aşağıdaki metne göre cevaplayınız.

HZ. ALİ KAYASI

Adilcevaz Kalesi’nin kuzeyinde Süphan Dağı eteklerinde Hazret-i Ali Kayası adlı ünlü bir kaya vardır. Allah’ın emriyle o kayalar Mısır’ın Süveyş Deryası kenarı yakınında Tur Dağı Rabbul- İzzet’in cemalinin tecellisinden nasıl parça parça olmuşsa bu Hazret-i Ali Kayası da öyle parça parça olmuştur. Ama bu kayanın yüz binlerce parçaya bölünmesinin sebebi odur ki bu kaya içinde Allah’ın izniyle iki ejderha oturmaktaydı.
Hicret’ten sonra bu ejderin bir eşi Erzurum’da Abdurrahman Gazi’nin duası bereketiyle taş olduğundan bu eşi Sübhan Dağı Mağarasında yalnız kalınca ta Azerbaycan’a ve Diyarbakır ’a kadar ili vilâyeti harap eder. Nice beldelerin halkı ve Ahlat kavmi Hazret-i Risâlet’e gelip, “Yâ Resûlullah dâr-ı diyarımızı ve çoluk çocuğumuzu bir ejderha yiyip hanelerimizi yerle bir etti” diye hâllerinden şikâyet ettiklerinde hemen Hazret-i Resûlullah;
“Yetiş ey Ali, o yılanı Züfikârınla katleyle!” deyip izin verince hemen Hazret-i Ali-i Kerrâr, Dül- dül’e binip yolları kat ederek Süphan Dağı’na geldikde görse ki ejderha Van Deryâsı’ndan su içer. Hemen Kerrâr Ali, o Esedullah-ı Velî bir Allah narasına yol buldurup Düldüle mahmuz edip Zülfikârını sıyırıp ejder ile karşılaşınca ejder ateş saçarak bir hayli ceng ederler. Sonunda Allah’ın emri ve Resû- lullah’ın fermanı ile ejderi katleder. Yılan can acısıyla yuvarlanarak Van Gölü’ne düşüp sulara gömülür.
Hazret-i Ali ejderhanın mağarasına gelip görür ki mağaranın içinde ejderin yavrusu var. Mağaraya girmeyip dışarıda kaya üzerinde iki rekât hacet namazı kılarak dua eder. Duadan sonra Allah’ın emriyle mağaranın kapısı kapanmıştır. Bugün bile mağaranın önünü kapatan büyük kayalar hâlâ bulunmaktadır.
Hazret-i Ali, ejder kanıyla bulanmış hırkasını Van Denizi’nde yıkarken işi bittikten sonra elinden bir parça sabunu Van Deryası’na düşünce Peygamberin damadı, o Ali Kerrâr-ı Velî:
“İlâhî, bu deryâda esvabını (kıyafetlerini) yıkayanların esvaplarını benim sabunumla kıyamete kadar pâk ve tertemiz eyle.” diye dua ettiğinden hâlen günümüzde Van Gölü zehir gibi acı iken sabunsuz bir çeşit beyaz esvap yıkanır ki diller ile anlatılmaz. Evliya Çelebi Seyahatname

1. Okuduğunuz hikâyenin kahramanının özelliklerini söyleyiniz. Hikâyedeki olağanüstülükleri tespit ediniz.

Hazret-i Resûlullah: Yardımsever.
Ejderha: Güçlü, acımasız, çocukları bile katleden canavar.
Hz. Ali: Güçlü, cesur, savaşçı, veli, keramet sahibi.
Düldül: Hz. Ali’nin atı, o da kahraman.

OLAĞANÜSTÜLÜKLER:

Kaya içinde iki ejderha oturmakta
Ejderin bir eşi Erzurum’da Abdurrahman Gazi’nin duası bereketiyle taş olması
Duadan sonra Allah’ın emriyle mağaranın kapısı kapanmış
Van Gölü zehir gibi acı iken sabunsuz bir çeşit beyaz esvap yıkanır ki diller ile anlatılmaz.

2. Hikâyenin geçtiği zamanı ve mekânı tespit ediniz.

Cevap: Adilcevaz Kalesi’nin kuzeyinde Süphan Dağı etekleri-Van Deryâsı-Mısır’ın Süveyş Deryası

3. Aldı Bezirgan:
Gelişim sorarsan Oğuz ilinden Alurum satarım dünya malından Beyim ne bileyim senin hâlinden Deyver beyim deyver kimin oğlusun
Aldı Bey Böyrek:
Deyvermeğe döymez bu dertli yürek Ah inen vah inen ölsem mi gerek Babam padişahta ten de Bey Böyrek Bunu da böylece bilün efendim hey
Bezirgan bunu böyle deyince Bey Böyrek kendi kendine, “Bari -demiş- Bengi-boz ile Ak Kavak Kızı’nı da sorayım; onları da bilir, ne âlemdedir.

Yukarıda bir halk hikâyesinden alınan bölüm halk hikâyesinin hangi özelliğine örnek gösterilebilir?

Cevap: Hem mensur (düz yazı) karışık yazımı-ifadesi

4. Aşağıda verilen aşk mesnevilerinin isimlerini doğru şekilde eleştiriniz.

  • Kerem-Aslı
  • Ferhat-Şirin
  • Elif-Mahmut
  • Emrah-Selvihan
  • Arzu-Kanber

5. Hazret-i Ali ejderhanın mağarasına gelip görür ki mağaranın içinde ejderin yavrusu var. Mağaraya girmeyip dışarıda kaya üzerinde iki rekât hacet namazı kılarak dua eder. Duadan sonra Allah’ın emriyle mağaranın kapısının kapandığı hâlâ anılan kayalarda açık seçik görülür.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) İsim-fiil B) Sıfat-fiil C) Zarf-fiil D) İsim tamlaması E) Birleşik fiil

CevapA

6. Aşağıdaki şiirden hareketle mesnevi türüne ait özellikleri tespit ediniz.

Bir eşek var idi zâif ü nizâr
Yük elinde katı şikeste vü zâr

Gâh odunda vü gâh suda idi
Dün ü gün kahr ile kısuda idi

Ol kadar çeker idi yükler ağır
Ki teninde tü komamışdı yağır

Nice tü kalmamışdı et ü deri
Yükler altında kana batdı der

Eydür idi gören bu sûretlu
Tan degül mi yürür sünük çatlu

Dudağı sarkmış u düşmiş enek
Yorılur arkasına konsa sinek

Toğranur idi arpa arpa teni
Gözi görince bir avuç samanı

Kargalar dirneği kulağında
Sinegün seyri gözi yağında

  • Aruzla yazılması.
  • Aruzun kısa kalıplarının kullanılması
  • Her beytinin kendi içinde uyaklanması.
  • Simgesel-imgesel mecazlı dil kullanılması.
  • Olağanüstülük içermesi.

7.….. insanların sıradan olaylar çevresindeki hayatlarından kesitler olarak sunulmuş anlatımlardır. Küçük, önemsiz, derinliksiz görülen hayatların önemli ayrıntıları, derin açıklamalardır. Sami Paşazade Sezai, ilk örnek olma özelliği kazanan bu hikâyelerde kendi kaygıları, kendi özlemleri, kendi problemleri içinde yaşayan küçük insanları, başkalarına küçük ama kendilerince büyük dünyalarında yakalamayı başarmıştır. Onların hülyaları, özlemleri, sevgileri büyüktür. İnsana dikkatli bir bakış vardır.
Bu parçada anlatılan eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Letaif-i Rivayat B) Küçük Şeyler C) Kıssadan Hisse
D) Semaver E) Mendil Altında

CevapB

8. Aşağıdakilerden hangisi halk hikâyelerinin özelliklerinden değildir?
A) Aşk, sevgi ve kahramanlık gibi konular işlenir.
B) Ortaya çıktıkları dönemin sosyal, siyasal ve kültürel özelliklerini yansıtır.
C) Olaylar, halkın anlayacağı sade bir dille anlatılır.
D) Âşıklar, olayları saz çalarak ve taklitler yaparak anlatırlar.
E) Kişiler ve olaylar gerçek dışıdır, olağanüstülükler oldukça fazladır.

CevapE

9. Aşağıdakilerden hangisi Ömer Seyfettin hikâyelerinin özelliklerinden değildir?
A) Durum hikâyesi niteliği taşır.
B) Dili sade, anlatımı akıcıdır.
C) Millî bilinci uyandırmaya yöneliktir.
D) Konularını çoğunlukla gerçek yaşamdan almıştır.
E) Realizm etkisinde yazılmıştır.

CevapA

10. Sayısı 140’ı geçen hikâyelerinde, dili şuurlu bir şekilde işleyerek toplumda bir farkındalık oluşturmaya çalışmıştır. Dilin millet hayatındaki yeri ve önemi, dilin insana bağlı bir değerler bütünü olarak kendi kurallarının olduğu, Türklük bilinci ve bu bilince ulaşmada aile kurumunun işlevi gibi pek çok özellik yazar tarafından fark edilmiştir. Yazmış olduğu hikâyelerde derin bir tarih bilinci ve sıradan insanların yaşamlarını konu edinmiştir. Edebiyatımızda Maupassant tarzı hikâyeciliğin en önemli temsilcisi durumundadır. Hikâyelerinde yaşantısının çeşitli devrelerindeki anılarından, tarihteki kahramanlık hikâyelerinden ya da dinlediği anlatı/olaylardan beslenmiş olduğu hemen dikkati çeker.
Bu parçada söz edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ömer Seyfettin
B) Refik Halit Karay
C) Memduh Şevket Esendal
D) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
E) Halide Edip Adıvar

CevapA

11. I. Mesnevi, bir edebiyat terimi olarak aynı vezinde ve her beyti diğer beyitlerden bağımsız olarak kendi arasında kafiyeli bir nazım biçiminin adıdır.
II. Beyit sayısı sınırlı olup sadece aşk teması işlenir.
III. Aynı şair tarafından yazılmış beş mesneviye hamse denir.
IV Mesnevinin bölümleri yoktur, bir bütün hâlindedir.
V. Mesnevi türünün ilk örneği Geçiş Dönemi’nde verilmiştir.
Yukarıdakilerden hangileri mesnevinin özelliklerinden değildir?
A) I ve II B) II ve III C) II ve IV D) I ve III E) III ve V

CevapC

12. Sabah olmuştu() Kapının aralıklarında bembeyaz ışık çizgileri parlıyordu() O hiç böyle dalıp kalmaz() güneş doğmadan uyanırdı() Doğruldu() Yatağından atladı() Ayakkabılarını bulmadan yürüdü() Hızla kilidi açtı() Birdenbire açılan kapının dükkânı dolduran aydınlığı içinde palabıyıklı() yüksek kavuklu dizdarbaşını gördü()Arkasında keçe külahlı() çifte hançerli genç yardımcıları da duruyorlardı( )
Bu parçada ayraçla boş bırakılan yerlere uygun noktalama işaretlerini getiriniz.

Sabah olmuştu(.) Kapının aralıklarında bembeyaz ışık çizgileri parlıyordu(.) O hiç böyle dalıp kalmaz(,) güneş doğmadan uyanırdı(.) Doğruldu(.) Yatağından atladı(.) Ayakkabılarını bulmadan yürüdü(.) Hızla kilidi açtı(.) Birdenbire açılan kapının dükkânı dolduran aydınlığı içinde palabıyıklı(,) yüksek kavuklu diz darbaşını gördü(.) Arkasında keçe külahlı(,) çifte hançerli genç yardımcıları da duruyorlardı(.)

13. 1911 yılında Selanik ’te yayımlanan Genç Kalemler dergisinde yer alan “Yeni Lisan” makalesi, Türkçe ’nin sadeleştirilmesi konusunda yol açıcı bir metin olarak bilinmektedir. Öte taraftan bu makale Millî Edebiyat Dönemi’nin ilkelerini ortaya koyması bakımından da dikkate değerdir.
Bu parçada numaralandırılmış yerlerin hangisinde bir yazım yanlışı yapılmıştır?
A) I B) II C) III D) IV E) V

CevapC

14. Dar kapısından başka aydınlık girecek hiçbir yeri olmayan dükkânında, tek başına, gece gündüz kıvılcımlar saçarak çalışan Koca Ali, tıpkı kafese konmuş terbiyeli bir aslanı andırıyordu. Uzun boylu, iri pençeli, kalın pazılı, geniş omuzlu bir pehlivandı. On senedir bu karanlık içinde ham demirden dövdüğü kılıç namluları bütün Anadolu’da, bütün Rumeli’nde, serhat boylarında büyük bir nam kazanmıştı. Hatta İstanbul’da bile yeniçeriler, satın alacakları kamaların, saldırmaların, yatağanların üstünde “Amel-i Ali Usta” damgasını arıyorlardı.
Bu parçadaki fiilimsileri bulunuz. Fiilimsilerin türünü ve cümlede yüklendiği işlevi söyleyiniz.

Kırmızı olan sıfat fiil
Mavi olan zarf fiil
Turuncu olan isim fiil

Dar kapısından başka aydınlık girecek  hiçbir yeri olmayan dükkânında, tek başına, gece gündüz kıvılcımlar saçarak çalışan Koca Ali, tıpkı kafese konmuş terbiyeli bir aslanı andırıyordu. Uzun boylu, iri pençeli, kalın pazılı, geniş omuzlu bir pehlivandı. On senedir bu karanlık içinde ham demirden dövdüğü kılıç namluları bütün Anadolu’da, bütün Rumeli’nde, serhat boylarında büyük bir nam kazanmıştı. Hatta İstanbul’da bile yeniçeriler, satın alacakları kamaların, saldırmaların, yatağanların üstünde “Amel-i Ali Usta” damgasını arıyorlardı. 

Sıfat fiil: Varlığı , nesneyi, kavramı sıfat yoluyla niteler.
Zarf fiil: fiilin nasıl-ne zaman-niçin yapıldığını belirtir.
İsim fiil: Fiillerin ifadesi için -fiillerin adı olarak kullanılır

1055
117
1414
253
106
67
137
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.