10. Sınıf Felsefe Ders Kitabı Sayfa 139 Cevapları Bilim ve Kültür Yayınları

10. Sınıf Felsefe Ders Kitabı Sayfa 139 Cevapları Bilim ve Kültür Yayınları
10. Sınıf Bilim ve Kültür Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 139 Metin 3 Cevaplarını yazımızın devamından okuyabilirsiniz.

Metin 3

• Aşağıdaki iki metinde iktidarın kaynağıyla ilgili öne sürülen görüşleri belirleyiniz.
Cevap
: İlk metinde iktidarın kaynağıyla ilgili öne sürülen görüş, iktidarın Tanrı’dan geldiği ve Tanrı’ya tapma ile ilgili olduğu şeklindedir. İkinci metinde ise iktidarın kaynağı olarak toplum sözleşmesi önerilmektedir.

• Bu konuya farklı bir açıdan bakılabilir mi?

Bu konuya farklı bir açıdan bakılabilir, örneğin:

  • İktidarın kaynağıyla ilgili farklı felsefi ve siyasi görüşler bulunabilir. Bazı düşünce sistemlerinde iktidar halkın iradesinden kaynaklanırken, bazılarında tanrısal bir otoriteden gelir.
  • İktidarın kaynağı, toplumun değerlerine ve kültürel bağlamına göre farklılık gösterebilir.

• Bu konuyla ilgili sizden görüş öne sürmeniz istenseydi görüşünüz ne olurdu?
Cevap
: Benim görüşüm, iktidarın kaynağının demokratik bir şekilde toplumun iradesinden geldiği yönündedir. İktidarın meşruiyeti, halkın katılımı ve onayı ile sağlanmalıdır. Bu şekilde iktidar, halkın çıkarlarını ve değerlerini yansıtabilir ve toplumun refahını artırabilir.

“(…) Buna uygun olarak iki devleti iki sevgi kurmuştur: Yersel olanı, Tanrı’yı horlamaya varan benlik sevgisi; göksel olanı da benliği horlamaya varan Tanrı sevgisi. Bir kelimeyle, ilki kendini yüceltir, İkincisi Tanrı’yı. Çünkü biri insanlardan izzet arar, ötekinin en büyük izzeti ise vicdanının tanığı olan Tanrı’dır. Biri kendi izzetiyle başını diker, öteki Tanrı’sına ‘Benim izzetim sensin.’ der, ‘Başımı dik tutan da sen.’ Birinde, boyun eğdirdiği prensler ve uluslar hükümranlık sevgisiyle yönetilir; beriki prensleri ve herkesi düşünür. Biri, yöneticilerinin kişiliklerinde canlanan kendi gücüyle zevklenir; öteki Tanrı’sına ‘Seni severim Tanrı’m.’ der, ‘Benim kuvvetim sensin.’ ve onun için, insana göre yaşayan birinci şehrin akıllıları kendi bedenlerini yahut ruhlarını ya da her ikisini birden yararlandırmaya kalkmışlar; Tanrı’yı tanıyanlar da Tanrı’yı Tanrı diye övmemişler, şükretmemişler, kendi batıl düşünceleriyle kibirlenmişlerdir. Çılgın yürekleri kararmıştır; bilgin geçinirken yani kendi akıllarını övüp gururlanırken akılsız olmuşlar ve fani olmayan Tanrı’nın izzetini, fani olan insan, kuş, dört ayaklı hayvan ve sürüngen suretinin benzeyişiyle değişmişlerdir. Çünkü bunlar, puta tapan insanların önderleri ya da izleyicileriydiler ve ebediyen kutsal olan Yaradandan çok yaratığa (Halikten ziyade mahluğa) tapıp kulluk etmişlerdi. Buna karşılık, öteki şehirde insan bilgeliği yoktur, Tanrı’ya yakınlık vardır: Gerçek Tanrı’ya gereğince ibadet edilir, ödülü ve err ‘şlerin, kutsal meleklerin, kutsal insanların topluluğunda aranır, ta ki Tanrı her şeyde her şey olsun. (…)”

Augustinus, Tanrı Devleti (Kısaltılmıştır.)

“(…) İnsanları öyle bir noktaya varmış sayalım ki, doğal yaşama halindeyken korunmalarını güçleştiren engeller, diretme güçleriyle tek tek her kişinin bu durumda kalabilmek için harcayacağı çabalara üstün gelsin. O zaman bu ilke durum sürüp gidemez artık; insanlar yaşayışlarını değiştirmezlerse yok olup giderler. Ama insanlar yeni güçler yaratamadıklarına, eldeki güçleri birleştirip kullanmaktan başka bir şey yapamadıklarına göre, kendilerini korumak için yapacakları tek şey, birleşerek diretme gücünü alt edebilecek bir güç birliği kurmak, bu güçleri bir tek dürtücü güçle yönetmek ve el birliğiyle harekete geçirmektir. Bu el birliği birçok kimsenin bir araya gelmesiyle kurulabilir ancak; ama her insanın gücü ve özgürlüğü kendini korumada başlıca araç olduğuna göre, kendine zarar vermeden, nefsine karşı borçlu olduğu bakımı bir yana bırakmadan nasıl başkalarına bağlayabilir bunları? Konumla olan ilişkisi göz önünde tutulursa bu güçlüğü şöyle anlatabiliriz: ‘Üyelerinden her birinin canını, malını ortak güçle savunup koruyan öyle bir toplum biçimi bulunmalı ki orada her insan hem herkesle birleştiği hâlde yine kendi buyruğunda kalsın, hem de eskisi kadar özgür olsun.’ İşte, toplum sözleşmesinin çözüm yolunu bulduğu ana sorun budur. (…)”

Jean-Jacques Rousseau, Toplum Sözleşmesi (Kısaltılmıştır.)

0
0
0
0
0
0
0
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.