Ahmet Haşim kimdir

Ahmet Haşim kimdir
Ahmed Haşim, 1884 yılında Bağdat'ta doğdu,4 Haziran 1933 yılında Kadıköy-İstanbul'da vefat etti, sembolizmin öncülerinden Türk şairi.

Ahmet Haşim'in Hayatı

Bağdat'ta doğdu. 1896 yılında İstanbul'a geldi, Galatasaray Sultaniyesini bitirdi. 1907'de reji memuru oldu. Bir süre devam ettiği Mekteb-i Hukuk'u bırakıp İzmir'e gitti. Burada Sultani'de Fraznsızca öğretmenliği yaptı. Birinci Dünya Savaşı'na yedeksubay olarak katıldı. Savaş sonrası Düyun-u Umumiye'de çalıştı. 1924'te Paris'e gitti. 4 yıl sonra yurda dönerek Mülküye Mektebi ve Harp Akademisi'nde Fransızca dersi verdi. Tedavi için önce Paris'e, daha sonra Frankfurt'a gitti. İstanbul Kadıköy'de vefat ederek Eyüp'e gömüldü. 

Ahmet Haşim'in Edebi Hayatı

20. yüzyıl şairlerinden biri olan Haşim, sanat hayatını hocası Ahmet Hikmet Müftüoğlu'nun etkisiyle başladı. İlk şiirlerinde Servet- Fünun şairlerinin etkisi vardır. Şiirlerinin tamamı aruzla yazılmıştır. Çocukluk hatıraları, tabiat ve aşk gibi konuları işlemiştir. Haşim aynı zamanda güçlü bir yazardır ve düz yazıları şiirlerine göre daha açıktır.  

Ahmet Haşim'in Eserleri:

  • Gezi: Frankfurt Seyahatnamesi 1933
  • Deneme-Fıkra: Gurebahane-i Laklakan 1928, Bize Göre 1928

Ahmet Haşim'in şiirleri:

Ağaç ,Akşam yine toplandı derinde, Bahçe, Bir günün sonunda arzu, Bir Yaz Gecesi Hatırası, BülBül, Başım, Gece, Gelmeden Evvel Geldin, Birlikte, Havuz,  Hayal-i Aşkım, Karanfil, Karanlık, Kari'e, Mehtapta Leylekler, Merdiven (Popüler), Mukaddime, O belde, O Eski Hücreye Benzer ki, Orman, Öğle, Parıltı, Seher, Sonbahar, Süvari, Şafakta, Şairsiz Dünya,  Tahattur, Yarı Yol, Göl saatleri, Piyale

Ahmet Haşim'in Edebi Kişiliği

Bilinen ilk manzumesi “Leyâl-i Aşkım” 1901’de “Mecmua-i Edebiyye”de yayınlandı. Bu dönemde Muallim Naci, Abdülhak Hâmid, Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin’in tesiri altında kalmıştır. Son sınıfta iken Fransız şiirini ve sembolistleri tanıdı. Bundan sonra kendi şahsiyetini gösterdi ve ilk şiirlerini kitaplarına almadı. 1905-1908 yılları arasında yazdığı ve daha sonra Piyâle kitabına aldığı “Şii’r-i Kamer” serisindeki şiirleri hayal zenginliği, iç ahenkteki kuvvet ve büyük telkin kabiliyeti ile dikkat çekti ve beğenildi.

Şiirleri o güne kadar alışılmış biçimlere benzemediği için bazı kesimlerden tepki ve eleştiri alan Ahmet Haşim, bu tepki ve eleştirileri “Piyale” kitabının girişinde cevaplar, “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar” başlığıyla verdiği bu cevaplar aynı zamanda sanatçının kendi şiir görüşünün de bir açıklamasıdır. Ahmet Haşim bu yazısında şiiri şöyle tanımlar: “fiiir bir hikâye değil, sessiz bir şarkıdır; şair de ne bir gerçek habercidir, ne güzel konuşan insan, ne de bir kanun koyucudur.”

1909’da kurulan Fecriati topluluğuna girmiştir. “Edebiyatı ideolojinin değil, estetiğin emrine vermek” prensibinden hareket eden Fecriati topluluğunun yayın organı olan Servet-i Fünûn dergisinde şiirleri yayımlanmıştır. Servetifünun Edebiyatına yapılan hücumlara makaleleriyle katılmıştır. 1911’de yayımlanan Göl Saatleri adlı şiirleriyle haklı bir şöhret kazanmıştır. Fecriati dağıldıktan sonra siyasî ve edebî akımların dışında kendisine has bir şiir ve nesir anlayışının tek temsilcisi olarak kalmıştır. Milli Edebiyat döneminde eser vermeye devam eden sanatçı, Yahya Kemal’le birlikte “saf (öz) şiirin” de en önemli temsilcisi olur.

Kaynak:Eğitim Sistem

50
167
70
36
21
10
230
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.