Cafer bin Ebî Talip (r.a.) kimdir

Cafer bin Ebî Talip (r.a.) kimdir
Cafer bin Ebî Talip (r.a.) kimdir, Mute Savaşı'nda şehit olmuş komutanlar kimdir bu konuda sizlere kısa bilgiler vereceğiz.

Cafer bin Ebi Talip'in (r.a.) 588 yılında doğduğu tahmin edilir. Hz. Cafer'in (r.a.) babası, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) sevgili amcası, Ebû Talip'tir. Ebû Talip aynı zamanda Hz. Peygamber'i (s.a.v.) sekiz yaşından itibaren bakıp büyüten, gerektiğinde onu himaye eden kişidir. Hz. Cafer'in (r.a.) annesi ise yine Hz. Peygamber'in (s.a.v.) yetişmesinde emeği geçen Fatma Hanım'dır. Hz. Cafer (r.a.), bir gün Hz. Peygamber (s.a.v.) ile birlikte kardeşi Hz. Ali'yi (r.a.) namaz kılarken görmüş daha sonra da kardeşine bu yaptıklarının ne anlama geldiğini sormuştur. Hz. Ali (r.a.) ona, İslam ve iman hakkında bilgi vermiş, Allah'a (c.c.) kulluk amacıyla ibadet ettiklerini, namaz kıldıklarını söylemiştir. Bunun üzerine Hz. Cafer (r.a.) de Müslüman olmuştur.

Müslüman olan herkes gibi Hz. Cafer (r.a.) de İslam'ın ilk yıllarında Mekkeli müşriklerin baskı, eziyet ve işkencelerine maruz kalmıştır. O, bütün örnek sahabiler gibi inancından hiçbir zaman taviz vermemiş, İslam'dan vazgeçmemiştir. Kendisine yapılan baskılara ve eziyetlere sabırla göğüs germiş, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) yolundan ayrılmamıştır. Hz. Cafer (r.a.), Sevgili Peygamberimiz'in (s.a.v.) izin vermesiyle Habeşistan'a hicret eden Müslümanlar arasında yer almıştır. Eşi Esma Hanım da onunla birlikte Habeşistan'a hicret etmiştir. (İbn-i Sa’d, Tabakât, C 4, s. 34-35.) Mekkeliler, Amr bin As ve Umâre bin el-Velid'i değerli hediyelerle Habeşistan Kralı Necaşi'ye gönderip ondan, Müslümanları geri istediler. Necaşi, müşriklerden sonra Hz. Cafer'i (r.a.) de dinledi. Hz. Cafer'den (r.a.), İslam dininin Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Meryem hakkındaki görüşünü sordu. Hz. Cafer (r.a.) de ona, Meryem suresinden ayetler okuyarak cevap verdi. Necaşi bu cevaplardan çok memnun kaldı. (İbn-i Kesir, es-Siretü'n-Nebeviyye, s. 192.) Daha sonra da getirdikleri değerli hediyeleri kendilerine geri vererek Mekkeli müşriklerin isteğini reddetti. Onlara, Müslümanların kendi ülkesinde diledikleri kadar kalabileceklerini söyledi.

Hz. Cafer bin Ebî Talip (r.a.), ailesiyle birlikte yıllarca Habeşistan'da kaldı. O, Hicret'ten sonra yedinci yılda Habeşistan'dan Medine'ye döndü. Hz. Peygamber (s.a.v.), Habeşistan'dan döndüğünde onu karşıladı. Hz. Cafer'i (r.a.) kucaklayıp alnından öptü ve daha sonra da şöyle dedi: “Hangisine sevineyim bilmiyorum. Cafer'in gelmesine mi yoksa Hayber'in fethine mi?” (İbn-i Sa’d, Tabakât, C 4, s. 35.)

Hz. Cafer'in (r.a.) dış görünüşü ve huyu Hz. Peygamber'e (s.a.v.) benzerdi. O, takva sahibi, cesaretli, dürüst ve alçak gönüllü bir insandı. Fakirlere yardım etmeye ve kimsesizlere destek olmaya önem verir, Allah'tan (c.c.) başka kimseden korkmazdı. Fakirlere çok yardım ettiği için Peygamberimiz (s.a.v.), Hz. Cafer'e (r.a.) “fakirlerin babası” derdi. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), “Senin bünyen benim bünyeme benzedi. Senin huyun da benim huyuma benzedi. O hâlde sen bendensin, ben de sendenim.” (İbn-i Sa’d, Tabakât, C 4, s. 36-37.) buyurarak Hz. Cafer'den (r.a.) övgüyle söz ederdi.

Hz. Cafer (r.a.), samimi bir Müslüman ve örnek bir sahabi olarak Habeşistan'dan döndükten sonra da hep Hz. Peygamber'in (s.a.v.) yanında yer aldı. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) verdiği görevleri layıkıyla ve en güzel şekilde yerine getirmeye önem verdi. Gerektiğinde savaşlara katıldı, Allah'tan (c.c.) başka hiç kimseden ve hiçbir şeyden korkmadan fedakârca, inkârcılarla göğüs göğüse çarpıştı. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) ona verdiği son görev ise Mute Savaşı'na katılmaktı. Bu olay şöyle gelişmiştir: Bizansa bağlı Gassani Emiri, Peygamberimizin (s.a.v.) kendisine gönderdiği elçiyi şehit etmiştir. Bu olay üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) Şam bölgesi taraflarında bulunan Belkâ şehrine üç bin kişilik bir ordu gönderdi. Bizans'ın hâkimiyeti altında bulunan bu bölgenin fethedilmesi de gerekiyordu. Ancak bu zor bir görevdi. O dönemin en güçlü devleti olarak kabul edilen Bizans güçleriyle savaş söz konusuydu. Hz. Peygamber (s.a.v.), Zeyd bin Harise'yi (r.a.) orduya komutan tayin etmişti. Orduyu gönderirken de şöyle buyurmuştu: “Eğer Zeyd öldürülür veya şehit olursa, komutanınız Cafer bin Ebî Talip'tir. Eğer Cafer öldürülür veya şehit olursa komutanınız Abdullah bin Revaha'dır.” (İbn-i Sa’d, Tabakât, C 4, s. 37, 38.)

Bu komutanlardan üçü de Mute Savaşı'nda şehit olmuş, Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Hz. Cafer (r.a.) İslam'a bağlılığı, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) emirlerine itaati ve Allah (c.c.) yolunda fedakârca, korkusuzca savaşmasıyla hepimiz için örnek bir sahabidir. O, yaşantısıyla ve dinî emirlere bağlılığıyla da bizlere örnek olmuştur. Mute Savaşı'nda korkusuzca çarpışan, iki kolunu kaybeden, vücuduna isabet eden onlarca okla şehit düşen Hz. Cafer (r.a.) hakkında Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cafer bin Ebî Talip'in iki kanadı vardır ki, o kanatlarla cennette meleklerle beraber uçar.” (İbn-i Sa’d, Tabakât, C 4, s. 40, 41; İbn-i Kesir, es-Siretü'n-Nebeviyye, s. 495.)

Mute Savaşı'ndan sonra Hz. Cafer'in (r.a.) Müslümanlar arasındaki lakabı, “Cafer-i Tayyâr” (Uçan Cafer) olmuştur. Müslümanlar bu nitelemeyle ondan övgüyle ve imrenerek bahsetmeye başlamıştır. Çünkü Hz. Peygamber'in (s.a.v.), şehit olan bir Müslümanın cennette meleklerle birlikte olduğunu haber vermesi dinî açıdan son derece önemli, değerli ve imrenilecek bir durumdur. Allah (c.c.) bütün şehitlerimizle birlikte Hz. Cafer'e de (r.a.) rahmet etsin.

125
21
25
15
21
31
43
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.