Çok partili hayat ile demokrasi arasındaki ilişki

Cumhuriyet ilan edildikten sonra tek parti rejimi faal olmuştur. Tek parti döneminde Mustafa Kemal’in talimatıyla arkadaşları tarafından partiler kurulsa da çok partili rejim denemeleri başarısız olmuştur. 1946 yılında Demokrat Parti’nin kurulmasıyla ilk seçimlerde azınlık kalan DP çok partili sistemin bir parçası olmuştur. 1950 seçimlerinde de iktidarı ele almıştır.

Çok partili hayat, toplumda farklı fikirlerin temsil edilmesi bakımından demokrasinin milli egemenliğe dayanan ilkeleri ile uyum göstermektedir. Demokratik toplumlarda bireylerin özgürce ve kendi iradeleri yoluyla istedikleri partiye oy vererek temsil edilme hakları bulunmaktadır. Bu nedenle demokratik bir rejim için çok partili bir hayat gereklidir.

Çok Partili Hayata Geçiş 

İkinci dünya Savaşı'nı kazanan devletler çoğunlukla demokrasi ile idare edilen devletler idi. Türkiye'nin bu devletler arasındaki yerini alabilmesi, BM Cemiyeti'nde söz sahibi olabilmesi için çok partili hayata bir an önce geçmeliydi. Bu yüzden İsmet Paşa ikinci bir parti kurulmasına izin vermiştir. 
CHP 'den ayrılan Celal Bayat, Adnan Menderes, Fuat Köprülü, Refik Koraltan Demokrat Partiyi kurmuşlardır. 

1946 yılında 'açık oy, gizli sayım' sistemine dayalı yapılan çok partili seçimi CHP büyük çoğunluk ile kazanmıştır. 14 Mayıs 1950 yılında 'gizli oy, açık sayım' sistemi ile yapılan seçimi Demokrat Parti büyük çoğunluk ile kazanmıştır. 
Cumhuriyet halk fıkrası (partisi) Meclise çok az Millet vekili sokabilmiş.. böylece TC Halk Partisi dışında bir parti ilk defa iktidara gelmiştir... 
Demokratik Parti 1950-1960 yıllarında Türkiyeyi idare etmiştir. Bu dönemde Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, TBMM başkanı Refik Koraltan idi...