Uhud Savaşı’nda izlenecek taktik konusunda Peygamber Efendimizin (s.a.v.) görüşü neydi

Uhud Savaşı’nda izlenecek taktik konusunda Peygamber Efendimizin (s.a.v.) görüşü neydi
Uhud Savaşı’nda izlenecek taktik konusunda Peygamber Efendimizin (s.a.v.) görüşü neydi, bu görüş uygulansaydı sizce sonuç nasıl olurdu bu konuda sizlere kısa bilgiler vereceğiz.

Hz. Muhammed (s.a.v), Uhud Dağı’nın konumuna göre savaş stratejisi geliştirdi. Bu stratejide müşriklerin gücü sayısı ve nasıl bir yol izleyecekleri dikkate alındı. Uhud Dağı ordunun sırtını yasladığı bir dağ oldu. Ayneyn Tepesine ise 50 kişilik bir okçu grup yerleştirildi. Bu okçu grup Uhud ve Ayneyn arasındaki vadiden gelebilecek düşman gücüne karşı orduyu koruyabileceklerdi. Savaş tüm hızıyla devam ederken okçular Müslüman ordusunu korumaktaydı.

Allah Resulü özellikle okçuların kendisinden emir almadan yerlerini terk etmemelerini tembih etmişti. Şiddetli savaşın sonunda Müslüman ordusu kazanarak toparlanma hazırlığı içerisine girmekteydi. Savaş ganimetleri toplanmaya başlamıştı. Okçuların başında olan Abdullah arkadaşlarını uyarmasına karşılık okçu birliğin çoğunluğu da savaş ganimeti toplamaya katıldı. Ayneyn tepesinde sadece Abdullah ve 7 kişi kalmıştı. Bunu gören müşrikler bir fırsat ele geçirdiklerini fark ettiler. Ayneyn tepesinden tekrar saldırdılar. Birçok ibretlik hikâye barındıran Uhud Savaşı’nın en can alıcı noktası ise burası olmaktadır. İki ateş arasında kalan Müslüman ordusu Uhud Savaşı’nda büyük bir yenilgi aldı. Uhud Savaşı ibretlik bir savaş olarak tarihe geçmiştir. Bir savunma savaşı olan Uhud Savaşı’nda Peygamber Efendimizin dişi kırılmış ve yanağı yaralanmıştır. Savaş sonucunda Hz Hamza ile birlikte 70 Müslüman şehit olmuştur. Bu şehitler arasında savaşa girmeden hemen önce Müslüman olan sahabe de bulunmaktadır. Uhud Savaşı şehitleri arasında Musab bin umeyr de bulunmaktadır. Uhud Savaşı’nın sancaktarı ve yiğit savaşçısı olarak şahadeti karşılamıştır.

Uhud Savaşı

Peygamberimiz (s.a.v.), orduyu Uhud Dağı eteklerine getirip orada mevzilendirdi. Hz. Peygamber (s.a.v.), düşmanın Uhud Dağı’nın karşısındaki geçitten geçebileceğini düşünerek önlem aldı. Bu geçitten gelebilecek tehlikeyi bertaraf etmek için Ayneyn Tepesi’ne elli okçu yerleştirdi. Böylece o, müşriklerin İslam ordusuna arkadan saldırmalarına engel olmayı amaçladı. Allah Resûlü (s.a.v.), Ayneyn Tepesi’ne yerleştirdiği okçulardan, şartlar ne olursa olsun kendisi açık bir emir verinceye kadar bu bölgeyi terk etmemelerini istedi.

Uhud Savaşı, önce teke tek çarpışmalarla başladı. Daha sonra savaş bir anda şiddetlendi. Göğüs göğüse yapılan çarpışmalarda Müslümanlar büyük bir üstünlük gösterdi. Mekkeli müşrikler eşyalarını da bırakıp savaş alanını terk etmeye başladılar. Ayneyn Tepesi’nde, yerleştirildikleri yerden savaş meydanında olanları izleyen Müslüman okçuların çoğu da görev yerlerini terk edip ganimet toplamaya gitti. Bu okçular, komutanları Abdullah bin Cübeyr’in (r.a.) kendilerini açıkça uyarmasına rağmen ganimet için yerlerini terk ettiler.

Ayneyn Tepesi’ni gören bir yerde, Halid bin Velid komutasında atlı bir birlik bulunuyordu. Savaşın başından beri okçuları gözetleyen Halid bin Velid komutasındaki atlı birlik hemen harekete geçti. Bu birlikteki müşrik askerler, tepede kalan okçuları şehit ettiler. Daha sonra da nasıl olsa savaşı kazandık düşüncesiyle ganimet toplayan Müslümanlara arkadan saldırdılar. Bu olayı görünce savaş alanından kaçmakta olan müşrikler de geri döndüler. Böylece Müslümanlar iki ateş arasında kaldı. Müşriklere ait iki güç arasında kıskaç altında kalan Müslümanlar paniğe kapılıp Peygamberimizin (s.a.v.) belirlediği savaş düzenini de bozdular. Bitti zannedilen savaş yeniden şiddetlendi. Bu kargaşada birçok Müslüman şehit oldu. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de yaralandı. Kendisine isabet eden bir taşla Hz. Peygamber’in (s.a.v.) dudağı yarıldı, dişi kırıldı. Bazı Müslümanlar, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) şehit olduğunu zannedip iyice paniklediler. Allah’ın Resûlü (s.a.v.) yaşıyordu. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), çevresindeki Müslümanlarla beraber Uhud Dağı’na çekildi.

Mekkeli müşrikler de savaş alanından ayrıldılar. 625 yılında yapılan Uhud Savaşı’nda, Hz. Hamza (r.a.) ve Mus’ab bin Umeyr (r.a.) gibi tanınmış sahabilerin de içinde bulunduğu yetmiş Müslüman şehit oldu. Bu savaşta Müşriklerden de yirmi kişi öldü. Sonuç olarak Müslümanlar Uhud Savaşı’nda önemli bir yara aldı. Bu savaşta, erkenden zafer sevincine kapılmak büyük bir hataydı. Ayrıca Hz. Peygamber’in (s.a.v.) emrini dinlemeyip henüz savaş tam olarak bitmeden ganimet toplamaya girişen Müslümanlar da bu savaşta hatalı davranmışlardır. Bütün bu gibi hatalı davranışlar, Müslümanların zarar görmesine sebep olmuştur.

32
32
32
61
32
46
108
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.