Zekat vermenin adabı nedir

Zekat vermenin adabı nedir
Zekat vermenin adabı nedir bu konuda sizlere kısa bilgiler vereceğiz.

Zekât şehadet ve namazdan sonra İslam binasının üzerine kurulduğu beş temel esasın üçüncüsüdür. Bu itibarla Müslüman mükellefler bu önemli ibadeti usul ve adabına uyarak en iyi ve en güzel bir şekilde yapmalıdırlar.

Müslüman, zekâtını sadece Allah’ın rızasına kavuşmak için vermeli, bu farizayı “başa kakmadan” ve “eza vermeden” yerine getirmelidir. Yüce Allah sırf kendi rızası için yapılan harcamaları kat kat mükâfatlandıracağını, malını gösteriş için sarfedenlerin bu ödemelerinin boşa gideceğini bildirmektedir. 39 Zekâtı, temiz ve helal kazancından vermeli, eğer zekâtını ayni, yani mal olarak veriyorsa, bu malın iyi cinsten olmasına özen göstermeli, kendisine verilmesini istemediği malları başkalarına zekât olarak vermemelidir. Ayrıca sadakaların en sevilen maldan verilmesinin daha faziletli olduğu unutulmamalıdır. Hanefiler’e göre zekâtın, alan kişinin onuru zedelenmemesi ve gösteriş şaibesinden uzak olması için gizlice verilmesi daha iyidir. Şâfiîlere göre ise insanları bu ibadeti yapmaya teşvik etmek için zekâtın açıkça verilmesi daha faziletlidir.

Zekât vermenin başlıca adabı şunlardır:

1- Zekât Allah’ın emri olarak ihtiyaç sahibinin zengin üzerindeki hakkıdır ve yalnızca Allah rızası için verilir. Verilirken sadece Allah’ın rızası gözetilir. Zekâttan menfaat ummak, zekât verilen kişiden karşılığında hizmet almak, onu minnet altında bırakmak, karşılığında teşekkür, iyilik ya da başka türlü yardım beklemek veya verilen zekâtı başa kakmak zekât ruhuyla asla bağdaşmayan ve verilen zekâtı boşa çıkaran davranışlardır. Böyle davranışlardan sakınmalı, zekât verilen kişiyi asla minnet altında bırakmamalıdır.  

2- Zekât, fitre veya fidye verirken, verdiğimiz kişinin ‘aldım kabul ettim’ demesi gibi resmî, törensel, ruhsuz ve soğuk işlemlere hiç gerek yoktur. Hatta incinecekse zekât, fidye veya fitre olduğunu söylememize bile gerek yoktur. İçimizden zekât mı, fitre mi, fidye mi niyet etmemiz yeterlidir. Biz bilelim yeterlidir. Zekât veya fitre verdiğimiz kişiye, “şu sana olan borcumu bir alıver!” “şu emanetini bir alıver!” gibi rica sözleriyle verebiliriz.  

3- Zekât verirken niyet içinden yapılmalı, açıktan yapılmamalıdır. 
4- Zekât almaya yetkili kişi, zekâtı alırken, zekâtı verene “Allah kazancına bereket versin!” vb gibi duâ etmelidir. 
5- Zekât temiz ve helâl kazançtan verilmeli, bunun için helâl kazanmaya azamî gayret gösterilmelidir. 
 6- Zekât için malın iyisini veya orta hallisini seçmeli, malın kötüsünü zekât olarak vermemelidir. 
7- Zekâtın Hanefilere göre gösterişten ve riyadan korunmak için gizlice; Şafii ve Hanbelilere göre ise farz bir ibadeti teşvik amacıyla açıktan verilmesi efdaldir. 

8- Zekât, ödeme vakti geldiğinde hemen ödemeli, mümkünse geciktirmemelidir. 
9- Zekâtı, imkânları kısıtlı ise taksitlendirerek vermek mümkündür.
10- Zekâtı, şahs-ı manevî namına zekât almakla görevli bir yetkili varsa öncelikle ona vermelidir.  
11- İffetli, izzetli ve ihtiyacını söylemekten hicap duyan ihtiyaç sahipleri gözetilmelidir. 

12- Zekât, fitre ve fidye kendi çocuklarına, torunlarına ve daha altlara; anneye, babaya ve daha üstlere verilmez. Bu zümreye kişi bakmakla mükelleftir. Akrabalardan diğer kimselere ise (kardeşler, kardeş çocukları, amca, dayı, hala, teyze ve bunların çocukları, diğer akrabalar ve komşular) yakınlık derecesine göre öncelik verilir. 

13- Zekâtı bizzat kendisi veremeyecekse, vekil tayin ettiği kişi güvenilir olmalıdır.   

0
0
0
0
0
0
0
👍
👎
😍
😥
😱
😂
😡
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.