Turgay Polat

Turgay Polat

Neden sadece ÖSYM'ye?

Neden sadece ÖSYM'ye?

Sınavlar olmalı mı? Evet. Üniversiteye girişte bir kriter olmalı mı? Evet. Geçtiğimiz hafta cuma günü bir televizyon kanalında yayından çıktım eve giderken birden kafamda bir şimşek çaktı. Düşündüm; üniversiteler, öğrenciler, sistemler, 170'i aşan üniversite, bu üniversitelerde görev yapan binlerce öğretim üyesi, milyonlarca öğrenci, binalar, derslikler, laboratuvarlar hepsinin işlemesi için garip bir şekilde ÖSYM ve ÖSYM'nin yaptığı sınava ihtiyaç var. Düşünebiliyor musunuz? Koskoca bir sistemi milyonlarca insanı ve sistemi işleten tek kurum ÖSYM. Peki, bu süreç doğru mu? Ya ÖSYM - ki o hale geldiği zaman da oldu - İşlemeyecek duruma gelirse.
Acaba ÖSYM bu yıl sınav yapamıyorum derse ne olur? Üniversiteler öğrencilerini, öğrenciler üniversitesini nasıl seçer? 'B' planımız maalesef yok. Düşünün ki bu ülkede üniversite okumak için tek kriterimiz ve bu kriteri yerine getiren tek kurum var 'ÖSYM'. Bunun yanlış olduğu aşikar.
Biraz araştırdım. ABD'de merkezi sınavları yani üniversite sınavlarını yapmak için akredite almış kurum sayısı 163. Yani ABD'de üniversite sınavlarını yapabilecek kurum sayısı tam 163 tane. Sistem çok sade ve sorunsuz işliyor. Yapılacak sınavın kuralları ve sistemi belli, isteyen eyalet istediği kuruma sınav yaptırabiliyor. Sonuçta tek seçenekleri yok. Japonya'da iki basamaklı sınavın ilkeleri Eğitim Bakanlığı'nca belirlenmiş ama sınavı üniversiteler kendisi de yapabiliyor veya akredite olmuş sınav merkezi de yapabiliyor. İncelemeye devam ettim. Birçok ülkede sınav var. Bazı ülkelerde öğrenciler sınavlara girdikten sonra üniversiteler bölümlerine göre alt puan sınırları koyabiliyor. Örneğin bir üniversite hukuk bölümüne en üst 500 en alt 495 puan alan başvursun diyebiliyor. Böylece belli başarı düzeyi arasından seçme yapabiliyor. Bu durumda hem merkezi sınavın etkisi hem de bölümün kendine has seçme kriterleri devrede olmuş oluyor.

BU NE YAMAN ÇELİŞKİ
Zaten merkezi yerleştirmeyi hiç sormayın orası tam bir karmaşa. Olacak iş değil siz üniversite kuracaksınız ama öğrencinizi nasıl alacağınızı belirleyemeyeceksiniz. Düşünün reklamcı yetiştireceksiniz ama kimin reklamcılık okuması gerektiğini siz değil, tesadüfler karar verecek. Sonra yetişen mezunlar reklamcı olmayacak. Bu ne yaman çelişki değil mi?
Şimdi bir de şu açıdan düşünün çok başarılı bir öğrenci son sınıfta ve YGS' ye giriyor. Aynı öğrenciye 11. sınıfın sonunda ABD'nin ve dünyanın en büyük üniversitelerinden birisi olan MIT burs ve kabul göndermiş. Aynı öğrenci YGS'de kaydırma yapmış olsa veya sınavda istediğini yapamamış olsa ne olacak. Ben size söyleyeyim MIT'e kabul edilmesinin anlamı yok Türkiye'de üniversite okuyamaz. Garip değil mi? Yani öğrencilere dünyanın en büyük üniversiteleri gelin bizde okuyun derken biz mutlaka YGS ve LYS'den geçmelisiniz diyoruz. Hangisi doğru, eğer ABD yanlış yapıyor olsaydı bugün dünyanın en iyi üniversiteleri orada olmazdı. Biz doğru seçiyor olsaydık sonuç böyle olmazdı.
Sonuçta ÖSYM benzeri kurum olacaktır. Ama bu ülkenin tek seçeneği ÖSYM olmamalıdır. Kurumlar sınavlarını mecburen ÖSYM'ye yaptırmak zorunda bırakılmamalıdır. Mutlaka ÖSYM benzeri akredite olmuş ölçme değerlendirme kurumları kurulmalıdır. Aksi halde bu kurumun hatası, kısa vadede tüm ülkenin yaşayacağı kaosa uzun sürede ise ülkenin geleceğinin kararmasına yol açacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.
Turgay Polat Arşivi